Erdem Nur CENGİZ

Erdem Nur CENGİZ

Erdem'in Heybesi - [email protected]

#MüftüResmiNikahKıyamaz !

10 Ekim 2017 - 12:00 - Güncelleme: 10 Ekim 2017 - 12:17

Temmuz ayında Hükümet tarafından TBMM’ne sunulan ve içeriğindeki düzenlemeler ile haklı bir tartışma yaratan müftülere resmi nikâh kıyma yetkisi veren düzenlemeyi içeren , 'Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarı” geçtiğimiz hafta TBMM İçişleri Komisyonunda 4’e 3 oranında, AKP’nin çoğunluk oylarıyla kabul edildi.

Yasalaşırsa İl ve ilçe müftülüklerine resmi nikâh kıyma yetkisi verilecek böylesi bir uygulama en basit deyimle laik sistemin köküne kibrit suyu dökmektir. Bir hükümet yetkilisi tasarıyı savunurken:” Bu değişiklik, laiklik ilkesine aykırı değildir; aksine tam da laiklik ilkesinin gereğidir; hukuk devletinin gereğidir.” dedi. Şaka gibi! Din ve devlet işlerinin ayrılması laiklik ilkesinin özünü oluşturur. Bu tür bir savunma aklımızla alay etmek değil de nedir?

1926 da kabul ettiğimiz, cumhuriyet kazanımlarımızdan biri olan, Türk kadınına sosyal, hukuksal ve ekonomik alanlarda erkeklerle eşit haklara sahip olmayı sağlayan Medeni Kanun’un temel ilkelerine aykırı, Anayasa’nın laiklik ilkesini tehdit eden bu yetkilendirme kurnazlığı kabul edilemez. Neden mi kurnazlık? Çünkü her alanda dini referansları geçerli kılmanın yanı sıra, son yıllarda sayısı hızla artan imam hatip okullarından mezun olacaklara iş kapısı açmak diğer bir hedef bana göre. Tasarının ilk halinde il ve ilçe müftülerine resmi nikâh kıyma yetkisi verilmesi öngörülürken bunun “İl ve ilçe müftülükleri” olarak değiştirilmesi imamların da bu yetkiyle donatılabileceği gerçeğini gözler önüne seriyor… Yılmaz Özdil’in konuyla ilgili bir yazısında dediği gibi: “Liyakat kriteri İmam Hatip. İşsizlik rekoru kırılıyor. İşsiz imam yok!”

Kadınlara yönelik hak gaspına Boşanma Komisyonu’ndan sonra bir örnek daha yolda. Onca kadın cinayeti, çocuk istismarı sorunumuz çözülmeyi beklerken bize reva görülen; bünyesinde, ağızlarından salyalar akarak kadınların giyim tarzına, okumasına, çocuk yapmasına ve kız çocuklarına dair küfre bulanmış vaazlar vermeyi marifet sayan müftüleri ve imamları da barındıran müftülüklere resmi nikâh kıyma yetkisinin verilmesini tartışmak!

Neymiş efendim; ‘resmi nikâhı kolaylaştıracak, resmî nikâh işlemlerini hızlandıracak ve bu suretle kadınların evlilikteki hukukunu koruyacak’mış. Hadi canım siz de! Sanki nikâh daireleri önünde kuyruklar oluşmuş, millet evlenememekten şikâyetçi… Şimdiye dek nikâh dairesindeki yoğunluktan dolayı evlenememiş birine rastlayan var mı? Ha diyelim ki öyle -ki zorlama bir varsayım bu- o zaman yapılması gereken, Medeni Kanun’a ve onun dayanağı olan Anayasa’ya uygun resmi işleyişe göre görevli çoğaltmak ve görevlendirme yapmak olmalıdır. Yani resmi nikâh kıyma yetkisi olan görevlilerin atanmaları ve sayılarının arttırılmasıyla var olduğunu iddia ettikleri bu sorun çözülebilir.

Yangından mal kaçırır gibi aceleyle getirilmek istenen bu uygulama kadınların hak mücadelesinde mihenk taşı olan Medeni Kanun’u askıya alma ön girişimidir. Evlenme gibi medeni bir alana dini karıştırmanın arkasından sıranın boşanma, miras vb temel konularda müftülerin fetvalarıyla belirleyici olmalarına gelmeyeceğini kim garanti edebilir?

Şu anda yürürlükte olan resmi nikâhın ardından isteyenin dini nikâh kıyabildiği uygulama devam etmelidir. Esas özgürlükçü anlayış budur. Söz konusu tasarı doğum bildirimlerinin evden yapılmasını ve sözlü beyanı kabul etmeyi de içermesiyle erken yaşta evlilikler ve çocuk istismarına kapı açabilecek sorunlu bir tasarı. Ayrıca toplumda din üzerinden yeni ve tehlikeli bir kutuplaşma yaşanması kuvvetle muhtemel. Ekşi Sözlük’te bir paylaşımcının verdiği örnek bu gerçeği en kısa yoldan anlatıyor bizlere:

-Duydun mu Fatma ile Şakir nikâhını belediyeye kıydırmış!

- Duydum duydum! Vay dinsizler vay…

Tasarı yasalaşırsa farklı din ve mezheplerdeki vatandaşlarımızın evlilik akdini eşit koşullarda imzalamasının önünde de ciddi bir engel oluşturacak.

Kısacası nereden bakarsanız bakın laik sistemi ve kadınların Medeni Kanun ile kazanılmış haklarını tehdit eden bu yasa önerisini reddetmek öncelikle biz kadınların ve aydın erkeklerin görevidir.

Türk Medeni kanunu, Atatürk devrimlerinin temeli, hukuk devrimimizin sembolüdür ve Atatürk’ün  1923 yılında Bursa'da halka yaptığı bir konuşmada söylediği gibi:"Yeni Türkiye, ne zamana ne de ihtiyaca uymayan mecellenin hükümlerine bağlı kalamaz. En uygar uluslar derecesinde hukuk kurallarımızı da iyileştireceğiz. Yüz sene, beş yüz sene, bin sene evvel yaşayan bir toplum için yapılan yasalarla bugünkü toplumu yönetmeye kalkışmak gaflettir, cehalettir."

 

Erdem’in Heybesi’nden unutulmaması gerekenler:

#GazetecilikSuçSeğildir

#GazetecilereÖzgürlük

#CumhuriyetYazarlarınaÖzgürlük

#GökmenUluyaÖzgürlük

#NuriyeveSemiheÖzgürlük

 

Bu yazı 34985 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar