Merhaba Sevgili Medya Ege Okuyucuları... Havaların son kaprislerine aldanmayın. Yaz geldi çattı artık, herkesin gözü Akdeniz ve Ege sahillerinde. Güzide İzmir'imden sonra ikinci Yurdum diye adlandırabileceğim Balıkesir / Akçay tatil köyünden bildiriyorum. Çocukluğumun her yazı bir fiil buralarda geçti. Eminim sizlerde biliyorsunuzdur; Kazdağlarını, Edremit, Altınoluk ve Güre'yi... Yolunuz illaki geçmiştir ya da geçmelidir buralardan... Konuyu Kaz dağlarından tarz meselesine nasıl getireceğimi merak ediyorsanız çok haklısınız. Sizlere bıcır bıcır bir çırpıda anlatacağım, yeni edinmiş olduğum Sosyal tespitlerimi. Geçtiğimiz günlerde Annemle beraber Köy Pazarını geziyorduk, yaşlı bir Teyze den dut almak için durduk tezgahın önünde. Öyle biraz sohbet ettik. Sabah 6' da kalkarlarmış, ektiklerini biçer, mallarını hazır eder, sırtına atarmış bohçasını ve şehir merkezlerindeki pazarlara doğru yola çıkarmış bu kadınlar. Sonra bir heyecanla demiş bulundum; Ee Teyze, İstanbul'da satsan bu malları kapış kapış gider. Böyle doğal, işlenmemiş yiyeceklere gerçekten çok fazla ihtiyaç var. Teyze biraz utanarak; Ah Kızım, bu kılık kıyafetle adam yerine koymazlar bizi oralarda. Dilenci sanarlar, siftah atarlar anca dedi. Neyse, düşünceli düşünceli uzaklaştım oradan. Büyük Şehirlerde, trafik ışıklarında kılıksız, kıyafetsiz ne çok insan görüyorduk. Alışmıştık şehrin bir parçası gibi gözüken bu manzaraya. Ama gelin görün ki; Bu Tarz , O Tarz değildi. Bir yanda çalışan , üreten insanlar. Bir yanda kötü görüntüsünü, içinde bulunduğu çaresizliği fırsat bilip, İnsanların vicdanına dem vurmayı yaşam tarzı haline getirmiş insanlar. Arada korkunç fark vardı. Ve yine ne Acıydı ki; Günümüzde insanların üzerinde taşıdığı kılık, kıyafet ile, kartviziti ile değerlendirilmesi. Evet tabi ki de anlıyorum, belki ben de içindeyim. Modern Hayatın bazı kuralları vardı. Bir yandan gelişmeye devam etmesi gereken toplumsal durumlar, kültür ve medeniyet şartları... Lâkin, Sevgili Okuyucular öyle bir devirde yaşıyoruz ki; Ne televizyonlarda iki kumaş parçası giyen insanı övmek, on üzerinden bilmem kaç vermek, ne de üstü başı düzgün değil diye insanları ötekileştirmemek lazım. Kumaş parçalarına Tapan yeni bir nesil hazırlıyoruz farkında olmadan. Çıplak doğuyoruz ve en fazla bir kefenle gideceğiz öteki dünyaya...Hani çok bilindik bir söz vardır ya ; Nice insanlar gördüm üzerinde kıyafet yok ve yine nice kıyafetler gördüm içinde insan yok . Sevgilerim ve Saygılarımla...
YORUMLAR