Türk Psikiyatri Derneği (TPD), Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen ve 10 ilde yıkım yaratan depremin ardından afet bölgesinde inceleme yaptı. TDP, depremin ardından Hatay ve Adana’daki incelemelerine dair ilk hafta raporunu yayınladı.
Raporda Hatay’da depremzedelerin şehir dışına göç etmek için yol kenarlarında beklediklerine, otoyolda zaman zaman yıkım ve hasar olduğuna, trafik durma noktasına geldiği için çok sayıda trafik kazası da yaşandığına, yurttaşların kendi olanakları ile yakınlarının cansız bedenlerine ulaşmak için uğraştıklarına dikkat çekildi.
'Kurumlar arası iletişim ve koordinasyon çok zayıf'
Raporda, Hatay’daki duruma ilişkin şu tespitlere yer verildi:
“Kentte 12 Şubat 2023 itibariyle içme suyu ve elektrik yoktur. Benzin sınırlı istasyonlarda kontrollü olarak verilmektedir. Vatandaşlar için barınma yerleri yeterli değildir. Arabaların içinde veya çardakların etrafına naylon çevrilerek barınma yerleri oluşturulmaya çalışılmıştır. Kentte dışardan gelen yardımlar olmasa çok ciddi ekmek, su ve gıda yetersizliği söz konusu olacaktır. Güvenlik yeterli olmadığı için gelen yardımların düzenli bir şekilde dağıtımı yapılmamaktadır. Kurumlar arası iletişim ve koordinasyon çok zayıf olarak gözlenmiştir. Mevcut halde AFAD koordinasyonu yeterince sağlayamamakta, tüm kenti ve ihtiyaçları kapsayacak bir plan yapamamaktadır.
'Depremzedelerde umutsuzluk, uyku sorunları, şiddetli öfke tepkileri gözlendi'
Deprem bölgesine ilk gelen gönüllü ruh sağlığı hekimlerinden Dr. Hande Gazey’in gözlemlerine göre, mevcut hastaneler depremzedelere yakın olmadığından gönüllüler tarafından sağlanan ana üç revir temel sağlık sunucusu gibi gözükmektedir. Dr. Gazey’in görüştüğü kimselerde yeniden yaşantılama, derealizasyon, anksiyete, umutsuzluk, uyku sorunları, izolasyon, şiddetli öfke tepkilerinin olduğu anlaşılmıştır. Görüşmelerde enkaz arama çalışmalarının gecikmesi ve yetersizliği öfkenin en fazla yöneldiği temadır. Zaman geçip umutlar azaldıkça öfke duygusu artmaktadır.
Kentte yaşayanlarda çocukları, kendileri ve aile bireyleri ile ilgili kaygılar mevcuttur. Bölgede yaşayan insanların düzenli kullanılan ilaçlarının çoğu enkazda kaldığı için eczanelerden toplayabildikleri ilaçları ne olduğunu bilmeden aldıkları ve bir sağlıkçı gördüklerinde ellerindeki ilacın ne olduğunu sorma şeklinde davranışları gözlenmiştir. Sorulan sorular en çok antihipertansif, antidiyabetik ve antidepresan ilaçlar ile ilgilidir.
'Psikososyal hizmet birimi yok'
Samandağ’da; Yeni devlet hastanesinde deprem öncesinde var olan idari personel ve sağlık personelinin hemen hemen hiç birisinin görev yapabilir durumda olmadığı öğrenilmiştir. Hastanedeki sağlık hizmetleri ve hastanesinin idaresi neredeyse tümüyle İstanbul’dan gelen gönüllü hekimler tarafından yürütülmektedir. Gönüllü olarak hizmet veren hekimlerin barınma sorunu bulunmaktadır. Hastanede yardımcı sağlık personeli olmaması hastaların bakımlarını ve ihtiyaçlarını kendilerinin veya yakınlarının yapmasını zorunlu hale getirmiştir. Yakını olmayan hastaların bakımlarında ise büyük sorunlar yaşanmıştır. Bu personelin yaşadığı çaresizlik ve tükenme görüşmelerde belirgin olarak gözlenmiştir. İlçe genelinde yapılandırılmış bir psikososyal hizmet birimi yoktur. Çevreden gelen ruh sağlığı profesyonelleri olmakla birlikte gezici ekiplerde de yapılandırılmış bir hizmet sunumu gözlenmemiştir.
'Ciddi bir ilaç eksikliği var'
İskenderun; Yeni devlet hastanesinde, 22 yataklı olan Psikiyatri servisleri üçüncü gün boşaltılmış olup halen yataklı hizmet verebilecek durumda değildir. İvedi şekilde yapı güvenliğine yönelik standartlara uygun bir değerlendirme yapılırsa hizmete açılabilir. Ciddi bir ilaç eksikliği bulunmaktadır. Halen aktif bir çocuk ergen psikiyatristinin olmadığı, bir hekimin geldiği ama daha sonra bölgeden ayrıldığı bildirilmiştir.”
'Psikososyal destek hizmetleri henüz başlamamış'
Raporda, Adana’daki 1 haftalık izlenimlerine ilişkin şu ifadeler yer aldı:
“Çadırların yerleşiminin düzensiz olduğu, kiminde çadır benzeri mukavva yapıların kullanıldığı, psikososyal destek hizmetlerinin henüz başlamadığı belirtilmiştir. Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi tüm bölgeden hasta kabul ediyor, ancak genel hastane içinde olmadıkları için diğer branşlara danışamadıkları, afetten yeni çıkarılmış, tıbbi sorunların eşlik ettiği hastaların genel psikiyatri hastanesi içinde takip edilmesi sorunu var. Ruh Sağlığı Hastanesi’nde ilk gün 18 başvuru olmuş. Sonrasında başvurular önce 100, sonra 200 ve daha sonra 400’lü rakamlara ulaşmış. Deprem nedeniyle başvurularda randevu aranmıyor. Yakınları kayıp çocuklar için bir sosyal hizmet uzmanı hemşire ve psikologlardan oluşan bir ekip oluşturulmuş görev yerlerine nakledilmiştir.”
'Tüm ülke artık afet bölgesi olmuştur'
Raporda, bölge afet durumu ile ilgili öne çıkanlar şöyle:
“Psikososyal müdahalenin ilk ve en önemli önleyici basamağı olan belirsizliğin giderilmesi, güvenli alan oluşturma ve kişilerin yalnız olmadıklarını hissettirecek önlemlerin henüz hayata geçirilemediği gözlenmektedir. Kritik zaman geçmektedir. Bu durum unutulması güç ve ruhsal açıdan iz bırakacak etkilenmelere yol açacaktır. Tüm ülke artık afet bölgesi olmuştur. Göç yanında yerleştirme, tedavi amaçlı gidiş ya da bölge dışında yaşayıp bölgede yakınını yitiren, yakını afetten etkilenmiş nüfusun değerlendirilmesi gerekmektedir.
'Hatay-Samandağ bölgesinde psikiyatri yatağı bulunmuyor'
Ruh sağlığı hizmetleri açısından halen bölgede görev yapması istenen kadrosu bölgede olanlarla gönüllü ve/veya görevli gelen doktorların barınacağı yer sağlanamamıştır. Özellikle Hatay-Samandağ bölgesinde psikiyatri yatağı bulunmamakta, araç yoğunluğuna bağlı trafik nedeniyle Adana bölgesine sevk ciddi sorun olmaktadır. Bu bölgede çalışanların önemli bir kısmı gönüllü gelenler ya da kendi inisiyatifi ile çalışan hastane personelinden oluşmaktadır. Hatay-Samandağ çevresinde erken dönem organizasyonların neredeyse tamamı bu gönüllü hekimlerce yapılmış ya da yapılmaktadır.
'Travma afet kayıt sistemi hızla devreye sokulmalı'
TDP’nin deprem raporunda acil öneriler şöyle sıralandı:
Travma afet kayıt sistemi hızla devreye sokulmalıdır. Acilen bölgedeki hekimler ve görev yapacaklar için güvenli yer temini yapılmalıdır. Bölgede görev yapacak başta Sağlık Bakanlığı yöneticileri olmak üzere idari işlerde görev alanların tüm ekiplerine ziyaret yapmaları, ekiplerle yakınlık kurmaları, isim isim tanımaları ve iletişimde bulunmaları ve desteklemeleri sürdürülebilir ve sağlık ekiplerinin dayanıklılığı açısından son derece önemlidir. İdari konumdakilerin eğitim ve haftalık duygusal ve bilişsel iletişim zorluklarını gözetecek merkezi destek birimleri oluşturulmalıdır.
'Yeni atamaların yapılması elzem'
Kısa bir süre sonra ruh sağlığı hizmet talebinde artış olacaktır. Bölge hastanelerinde ve sahada görev alınmasını cazip hale getirmek amacı ile mevcut uzman hekim atama kadrolarında zorunlu görev gün sayısı azaltılarak gönüllü talep oluşturulması ve yeni atamaların yapılması elzemdir. Bu bölge için zorunlu gün sayısının azaltılması mutlaka yapılmalıdır. Benzer öneri Van Depremi sonrasında da önerilmiş ancak gerçekleşmemiş, zorunlu hizmetle gelen hekimlerin işlevselliğini belirgin etkilemiştir. İlk kura döneminden itibaren Sağlık Bakanlığı’nca mecburi hizmet gün sayısı azaltılarak afet bölgesinin tercih haline getirilmesi yeni uzmanların hem sayıca hem de motivasyon açısından daha etkili görev yapmalarını sağlayacaktır." (ANKA)
Yorumlar
Kalan Karakter: