Milat gazetesi,
PKK'nın
Ramazan ayında tek taraflı olarak ateşkes ilan edeceğini öne sürdü. "PKK'nın yeni oyunu" başlığıyla yayımlanan
haberde, "PKK’nın ve HDP’nin çukur taktiğini Kürtler tarafından desteklemeyince,
TSK’nın operasyonları karşısında eriyen PKK’nın kurtuluşu ramazan ayında bulduğunu belirten ÇOGEV Başkanı Galip İlhaner, 'Barış sürecini bitiren PKK’nın, çukur savaşlarını ve özyönetim ilanlarını da desteklemeyen Kürtler, PKK'yı büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. PKK yeniden toparlanmak ve Kürtlerin tamamen nefretini kazanmamak için ramazan ayını bahane ederek tek taraflı çatışmasızlık ilan etmeye hazırlanıyor' dedi" ifadeleri kullanıldı.
Enes Babacan'ın imzasıyla yayımlanan (22 Nisan 2016) haber şöyle:
"Kürtlerin yaşadığı şehir ve ilçelerde PKK'nın giriştiği çukur savaşlarını ve eş zamanlı olarak HDP'nin çukur siyasetini n Kürt halkı tarafından desteklenmediğini belirten İlhaner, PKK'nın halkından tamamen kopuk ve marjinalleşme tehlikesine karşı ramazan ayını bahane ederek tek taraflı bir çatışmasızlık ilan etmeye hazırlandığını belirtti.
PKK'nın ramazan ayı oyunu
Çözüm süreci ihanetinden sonra Türkiye'nin olası bir ateşkes çağrısını kabul etmeyeceğini farkında olan PKK'nın, tek taraflı bir “ateşkes” ilan etmeye hazırlandığı ortaya çıktı. Çocuklarımızı Geri Verin Derneği Başkanı İlhaner, “PKK'nın tek taraflı ateşkes ilanını
ABD, Belçika ve
İsrail medyası başta olmak üzere batı medyası PKK'yı “barışçıl” bir örgüt olduğunu dünyaya lanse etmeye kalkacaktır. Bu durumda Türkiye aleyhine yurt dışı ve içindeki malum medyada dâhil olmak üzere TSK'nın yüzde yüz başarılı operasyonlarını durdurmasını isteyecekler. Zira PKK'ya karşı yürütülen operasyonlar karşısında PKK hem militan hem taban olarak büyük bir kayıp yaşıyor. Toparlanma süreci olarak Müslümanlar için kutsal ay olan üç ayları özelliklede ramazan ayını kullanacak. Bu ateşkese TSK'nın uymayacağından adı gibi emin olan KCK, hemen sonrasında dindar Kürt halkına Türk devletinin ramazan ayını bile dinlemediğini vs bahaneleriyle yanına çekmek isteyecek. HDP ise cuma namazı provokasyonlarını iftar ve sahur programlarıyla devam ettirecek” dedi.
İslam ordusu üst aklı korkutuyor!
İslam ordusu kurulmasının ve komutasının Türkiye'de olmasının
İslamzirvesinde gündeme gelmesinden rahatsız olan üst aklın PKK'yı devreye sokmaya hazırlandığını belirten İlhaner, “ABD ve
Rusya başta olmak üzere batılı güçler Türkiye'yi
Suriye üzerinden cezalandırma stratejisi izlediler. Şimdi de Türkiye'nin İslam ülkelerinin liderliğinin önüne geçmek için PKK/PYD üzerinden Türkiye'nin huzurunu ve liderliğini önlemeyi denemeye devam edecekler. İslam Ordusunun kurulmasının gündeme gelmesi bile haçlı ittifakını endişelendiriyor. Bunu engellemek için İslam Ülkerlerinin doğal lideri konumundaki Türkiye'nin kendi topraklarında ve
Irak'ta PKK ile, Suriye'de ise PYD ile uğraşmasını istiyorlar. Böylece Türkiye İslam Ordusunu kurmaya zaman bulamayacağını düşünüyorlar. Suriye'de sözde “Kürdistan' özde ise “Büyük
Ermenistan”ı bu sebeple kurmak istiyorlar. Çünkü bu hem İslam coğrafyasını bölmek hem de Türkiye'nin liderliğinin önüne set çekmek için kullanılacak.
İran'ın ise bu projeye Türkiye'nin liderliğinden rahatsız olması hasebiyle destek olduğunu veya sessiz kalacağını da tahmin etmek zor değil. Ancak bütün bu planları bozan Kürtlerin hem İslam dinine bağlıkları hem de Irak'taki Barzani yönetiminin Türkiye'den yana tavır alması oluyor” şeklinde konuştu.
HDP'nin mağdur edebiyatına Kürtler kanmaz
“HDP'nin kendi tabanına ‘Kanunlara uymayın, kaçak elektrik kullanın ve suç işleme özgürlüğünüzü kullanın' diyerek Kürt halkını kriminal bir vaka haline getirmeye çalışıyor” diyen İlhaner, “PKK HDP'li vekillerin dokunulmazlıkların kaldırılmasını istemektedir. Bu şekilde bir mağdurluk oluşacağını, mağdurluk edebiyatı yaparak Kürtleri tekrar kazanabileceklerini düşünüyor ama, yanılıyorlar. Kürt halkı, PKK ve HDP gibi yapıların Kürtlere zarar vermekten başka bir işe yaramadığını net bir şekilde gördü.
Dokunulmazlıkların kaldırılması, ilk defa mağdurluk oluşturmayacak. Suç işleme özgürlüğü olamaz. İlk defa mağdurluk edebiyatı yapamayacaklar. Çünkü kimseyi inandıramazlar. Dünyanın hiç bir yerinde, suç işleme özgürlüğü yoktur. Yıllardır suç işleyenin mağdur duruma düşmesi algısı, yerleşmiş durumdadır. Bu algı değişmelidir, değiştirilmelidir. Hukukun üstünlüğü topluma yerleştirilmelidir. Her ailenin aile hekimi olduğu gibi, aile avukatı ya da aile hukuk danışmanı olmalıdır. Türkiye ancak bu şekilde, hukukun üstünlüğünün yerleştiği, bir toplum haline gelebilir” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: