Şerif ERDİKİCİ - 25 Kasım 1999'da kabul edilen "Uluslararası Dayanışma ve Mücadele" günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen "Kadına Karşı Kalkan Eli Tut" başlıklı sempozyum İzmir Ticaret Borsası Meclis Toplantı Salonu'nda gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını yapan Kadın Dernekleri İzmir Şube Başkanı Sema Övgün Türkiye'de günümüzde kadınların, ekonomik ve sosyal nedenlerden şiddete "DUR" diyemediğini vurguladı. Kanunlardaki eksikliklere dikkat çeken Övgün kadına yönelik şiddetin önlenmesi için İzmir kadın kuruluşları birliği ve diğer kadın kuruluşları olarak tek ses olunması gerektiğini ifade etti. Övgün, “Şiddetin önlenmesi için sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesi gerekir. Sorumluluk üstlenerek çalışmaya hazırız” diye konuştu. .
Moderatörlüğünü Kadın Hakları Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Engin Demir'in yaptığı sempozyumda konuşan Psikolog Ferhan Bıçakçılar, 22 yıl meslekte olduğunu, erkekte daha küçük yaşlardan itibaren iktidar kaygısıyaşadığını, buna karşılık gittikçe güçlenen, gündeme oturan, okuyan, tartışan bir kadın modeli geliştiğini, güçlenen bir kadının bu durumunun erkeği ciddi bir yetersizlik duygusuyla tehdit altına almasına yol açtığını söyledi. Bıçakçılar, “Bana göre Ebola virüsü gibi erkekte yetersizlik, kadında değersizlik bir kronik hale geldi. Çünkü güçlenen kadından öç almak isteyen erkek kadını değersizleştiriyor. şiddet uyguluyor, Erkektede yeterlik algısında bir kayıp varsa en kolay kullanabileceği şeyi, bu sefer şiddeti kullanıyor. ikisine bir dur demek lazım. Ama nasıl dur demek lazım?” ifadelerini kullandı. Bıçakçılar'a göre buna dur diyebilmenin yolu kadının arkasının sağlam olması ve kadını güçlendirmek gerektiğini belirtti. Bıçakçılar, “Eğer bir kadının kendi hayatında gurur duyabileceği birşey yoksa arkası boş kalıyor ve şiddete katlanmak zorunda kalıyor. Evliliklerde şiddet hemen çıkmıyor. Aradan biraz zaman geçtikten sonra çıkıyor. ilk şiddettede kadınlar genelde susuyor. Hayal kırıklığı ile boğuşmamak için susuyor. Değer veriyor bana o yüzden şiddet uyguluyor diye düşünüyor. Hayal kırıklığı daha acı bir şey olduğu için katlanıyor. Şiddet büyüdükçe büyüyor. Şiddet uygulayan kocaya soruyoruz, Bir şey hissettin mi? Diye. (Hocam lafımı dinlemedi) diyor. hep kendini haklı görmeye çalışan bir psikolojik yapı. Asla yanlışları kabul etmiyorlar. Bir kısmında narsistlik bozukluk varken bir kısmında yetersizlik dibe vurmuş. Ani bir öfkeyle başlıyor patlamayla devam ediyor. Mutsuzluk hakim. Bir türlü dikiş tutturamamış. Üniversite mezunu olupta şiddet uygulayanlar ise hayatlarından memnun değil. Her iki tarafta derin bir depresyon var. Adam sakinleşince kadın geri dönmek istiyor. O kadar çok geri dönenlerle karşılaşıyoruzki. Bütüncül çözüm erkeğe hayır demek değildir, birlikte çözebilmektir. Birlikte çözemezsek bu işin çözümü yok. Bu savaşın kazananı olmaz. Şiddet uygulayan erkekler üzgün ve kırgın duygusu yaşamıyorlar. Direk öfkeyle karşılaşıyoruz. Aynı sözü söyleyenler değil aynı duyguyu paylayanlar acı çeker. Anlaşılmak ve paylaşmak en özel histir. Erkek kadın arasında şiddette anlaşılmak ve paylaşmanın dışına çıkılmıştır. Kadını güçlendirirken kadınların iletişim becerilerini artırmamız gerekiyor. Erkeklerinde iletişim becerilerini artırmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Ege Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Mukadder Özden de çalışma hayatında şiddet ve mobbing ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yaşamında mobingle de şiddetle de karşılaştığını ama bunları liderlik yapısından dolayı aştığını belirten Özden,ne yazıkki gerek dini yaklaşımlar gereği, gerekse az gelişmişliğin getirdiği yapıyla kadının sürekli ikinci planda kaldığını anlattı.
İKİNCİ BİR EĞİTİM GEREKLİ
Eğitim ve öğretimin yanısıra eşiyle çevresiyle daha doğru ilişkiler kurması, elde etmek istediklerini elde etmesi için kadına ikinci bir eğitimin verilmesi gerektiğine dikkat çeken EGSD Başkanı Mukadder Özden, stklar, organizasyonlar içerisinde olduğunu, öğretilmiş güçsüzlük dediği bu durumu profesör kadında da gördüğünü anlattı.
KOCAMDAN HİÇBİR ZAMAN İZİN ALMADIM
.Mutlu bir evliliği olduğunu anlatan Mukadder hanım, hiçbir zaman eşinden izin almadığını,” Ben bu seyahata gidiyorum” diye bilgi verdiğini dile getirdi. Özden, “İzin almaya başladığınız zaman yine aynı pozisyona gelirim. İzin lamadım derken kişisel ilişkilerde empati yapmamak anlamında değil bu. Aynı şekilde psikoloğumuz kendi istediklerini alabiliyormusunuz, iki tarafta birşey alıyorsa mutluysa doğru gitmeye başlıyor. Örneğin Antalya turizmde ileri bir düzeyde. Çağdaş fikirler yaygınlaştı diye düşünebilirsiniz ama Antalya İş Derneği başkanı akşamları iş toplantısına gidemiyor. İletişimi her açıdan iyileştirip ulaşabildiğimiz kitle miktarını artırmamız lazım. Ulaşabileceğimiz miktar kadar güçlüyüz. 35 milyon kadın var. Daha geniş kitlelere ulaşmamızgerekir. Elimizdeki herşeyi kullanmamız lazım. Din adamları kadın öğretmenler, kadınlara çağdaş ve doğru bir yaşam biçimini kendi haklarını öğretmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye Kadın Hakları Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Ege Bölgesi Şube Temsilcisi Engin Demir de yaptığı açıklamada “Yaşlı bir çifte sormuşlar. 65 yıl boyunca nasıl evli kaldınız. Eskiden kırılan şeyler çöpe atılmazdı, tamir edilirdi” diye cevap verdiğini kaydetti. Demir, günde 1424 kişi cinayete kurban gittiğini, Resmi kayıtlara göre eşini döven erkek sayısının 1 milyon 100 bin olduğunu ve bu sayının habire arttığını kaydetti.”İşlenen 36 bin suçun 1974'ü kadınlara tecavüz. Erkeklerin Yüzde 44.9'u kadın itaat etmediği zaman döverim diyor. Yüzde 53,8 kadınlardan daha akıllı olduğunu, yüzde 68.2 koşulsuz erkeğe itaat edilmesini istiyor. Eşlerinin kötü davranışını sabreden kadınlar yüzde 73. Şiddet sonrası evinde kalan yüzde 86. Kadın dayanışma vakfının araştırmasında gecekondu kadınlarının yüzde 98 bazenın veya sıksık şiddete maruz kıldığını, yüzde 41 duygusal şidddete,yüzde 41 fiziksel şiddete uğradığını, kadınların erkeklerden korkusunun öldürmeleri, erkeklerin korkusunun ise kadınların kendilerine gülmesi olduğu” bilgilerini paylaştı.
Avukat Figen Merder 2014 ekonomik forumuna göre toplumsal cinsiyet eşitliğinde 142 ülke içinde 125. sırada yer aldığımızı ve bunun çok vahim bir tablo olduğunu söyledi. Merder,
İzmir barosu kadın hakları komisyonu olarak danışma ve hukuk araştırmaları merkezi kurduklarını, 6184 sayılı yasanın hayata geçirilmesi için çaba sarfettiklerini, adliyede bir odaları bulunduğunu,6184 sayılı yasa ve istanbul sözleşmesi kapsamında kadınlara yardımcı olduklarını söyledi. Merder,”Kadına karşı suçtur. Kadına karşı şiddet insan hakkı ihlalidir.” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: