Türkiye, 17 yıl sonra ilk kez siyasi liderlerin TV ekranlarında tartışmasına tanıklık etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayları Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım arasındaki açık oturum programı dün gerçekleştirildi. Günlerdir merakla beklenen; gazeteci İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğünü yaptığı ve Binali Yıldırım’ın gecikmesi nedeniyle belirlenen saatten 5 dakika sonra başlayan program, birçok TV kanalı tarafından ekranlara taşındı.
Adaylara genellikle ortak soruların yöneltildiği yayında, İmamoğlu ile Yıldırım’ın birbirine soru sormasına da imkân tanındı. Format gereği adayların birbirlerine müdahale etmemesi gerekirken, Yıldırım bu kurala riayet etmeyerek İmamoğlu’nun söz hakkı sırasında defalarca araya girdi. Program verilen reklam aralarıyla birlikte toplamda 3 saat sürerek 00.06 sularında son buldu.
31 Mart’la başladı
Saat 21.05 dolaylarında başlayan programın ilk gündemi 31 Mart seçimlerinin neden iptal edildiği oldu. Binali Yıldırım CHP’nin yeniden sayımı kabul etmediği için seçimlerin iptal edildiğini öne sürerken, Ekrem İmamoğlu buna itiraz etti. Yıldırım’ın oy farkıyla ilgili verdiği bilgilerin de hatalı olduğunu vurgulayan İmamoğlu, 1 Nisan itibarıyla resmi farkın 29 bin değil, 24 bin olduğunu belirtti. İmamoğlu, “Ampule bas” sloganıyla hareket eden AKP’nin hatalı kampanya yürüttüğünü dile getirdi ve neden pusudaki dört oydan yalnızca birinin geçersiz sayıldığını sordu. Cebinden 20 liralık banknot çıkaran İmamoğlu, “YSK vatandaşa diyor ki, ‘Bu paranın 5 lirası sahte’. Buna kimse inanmaz” dedi. Yıldırım, İmamoğlu’nun ‘neden sadece bir pusulanın geçersiz sayıldığı’yla ilgili sorusuna, “Sadece ona itiraz yapıldı” demekle yetindi.
‘Çaldılar’a kanıt yok
Programda İmamoğlu, Yıldırım’dan “Çaldılar” iddiasını da açıklamasını istedi. Yıldırım’ın sandık görevlilerini itham ettiğini kaydeden İmamoğlu, “Ne demek çaldılar? Kim çaldı? YSK’nin seçimi iptal eden gerekçeli kararında da ‘çaldılar’ diye bir ifade yok” dedi. Yıldırım ‘çaldılar’ iddiasını kanıtlayacak bir argüman sunamadı. İmamoğlu bir kez daha İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı olduğunun altını çizdi.
‘Beka’ya ne oldu?
31 Mart sürecinde izlenen siyasi taktikler de programda tartışıldı. AKP’nin beka söylemini bir anda bıraktığını belirten İmamoğlu, “Beka sorunu var diyenler ne oldu? Aynı kampanya değil bu. Konu İstanbul’a döndü” diye konuştu. Yıldırım ise kampanyanın devam ettiğini, kendisinin organik bir çalışma yürüttüğünü, insanlarla buluştuğunu savundu.
İsrafı kabullenmedi
Beklendiği gibi israf meselesi de programda masaya yatırıldı. İmamoğlu israfı önlemek için ekonomik bir seferberlik başlatacaklarını söyledi. İmamoğlu Sayıştay raporuna atıfla İETT ve İSKİ’de 753 milyon TL’ye varan israf tespit edildiğini söyledi. Yıldırım’ı ise Sayıştay raporlarında israfın olmadığını, İmamoğlu’nun yalan söylediğini öne sürdü. Yıldırım’ın daha sonra kullandığı ifadelerle raporları okumadığı anlaşıldı.
Vakıf değil, belediye yapacak
Küçükkaya, Yıldırım’ın programda yaptığı “FETÖ” göndermeleri üzerine İmamoğlu’na bu yapıyla ilişkisi olup olmadığını sordu. İmamoğlu, bu soruya dernekleri ve vakıfları gündeme getirerek şu yanıtı verdi: “Benim uzaktan yakından, ilgim, temasım ve ilişkim yok. Ben devlete inanırım. Sayın Yıldırım az önce çok talihsiz bir ifade kullandı. ‘FETÖ gibi örgütler güçlenmesin diye derneklere vakıflara destek’ dedi. Yahu kardeşim belediye var. Belediye yapacak bunları. Vakıflarla ve derneklerle belli ölçülerde işbirliği yapılır. Ama öğrenci yurdunu belediye yapar. Vakıflar, dernekler yapmaz.”
Yıldırım ise derneklere yardım edilmesi gerektiğini ancak belediyenin parasal yardım yapamayacağını söyledi. AKP adayı Ekrem İmamoğlu’nun FETÖ’ye yönelik sözlerinden de memnun olduğunu söyledi.
Yıldırım ekonomiyi aşamadı
Ülkedeki ekonomik kriz konusu, Binali Yıldırım’ın en fazla zorlandığı konu başlıklarından biri oldu. Yıldırım bu konuda, “Tabii ki ekonomik sıkıntılar çekiyoruz. Bu konuya dair birçok vaadimiz var. 50 bin istihdam öngörüyoruz” derken, kendi partisinin yarattığı enkazı aşabilecek bir program sunamadı.
İmamoğlu ise bu konuda şöyle konuştu: “Bu şehirde üç gençten biri işsiz. İki üniversite mezunu gençten biri işsiz. Belediyenin parasını israf ettirmeden tasarruf yaparak yoksullukla mücadele edeceğiz. Eğitim destek, geçim destek, sofra destek ve işsizlik destek paketleri sunacağız. Dört aileden biri açlık sınırının altında. Sosyal yardımları 5 katına çıkaracağız. Bölge istihdam ofisimize başvuran 200 bin insanımıza iş bulacağız. Ulaşım indirimleri yapacağız.”
Kimseyi ayırmıyoruz
Moderatör İsmail Küçükkaya, iki adaya da Kürt seçmenleri nasıl ikna edeceklerini sordu. İmamoğlu, “Benim vatandaşım diyorum. 16 milyon İstanbullu diyorum. Ben İstanbul ittifakının adayıyım. İstanbul Belediyesi’nden partizanlığı söküp atacağım. Herkese hizmet vereceğiz. Bu ülkenin en büyük sorunu terör, sonra da partizanlıktır. Her partiliye hizmet vereceğiz. Kadıköy’deki çocukla Bağcılar’daki çocuğu eşitleyeceğiz. Eşitliği sağladığımız takdirde bu şehirde kimsenin sorunu kalmaz” dedi.
Yıldırım ise “Biz hizmet yaparken insanların etnik kökenine ve inançlarına bakmayız. Hizmet götürürken herkese aynısını götürürüz” iddiasında bulundu. “Seçimde parti vardır, partinizin kampanya sözlerini dile getirirsiniz. Belediye başkanı seçildikten sonra parti rozetini bırakırsınız. Eğer partizanlık derken bize eleştiri yapılıyorsa, bunu reddederim” ifadelerini kullanan Yıldırım, bunu desteklemek için hükümetin İzmir’de yaptığı kimi yatırımlardan bahsetti. Yıldırım ayrıca, “İDO’yu dünya markası yaptık” dedi. Ancak Binali Yıldırım 1999’da İDO’ya ait büfeleri akrabalarına verdiği için görevden alınmıştı.
Malvarlığı konusu
Malvarlığı konusunda da adaylar açıklama yaptı. İlk sözü alan Yıldırım, “Malvarlığı beyanında bulunmaya mecbursunuz. Siz kamu adına hizmet verecekseniz, malvarlığı beyanını veriyorum” dedi. Küçükkaya’nın, “Kamuoyuna açıklıyor musunuz?” şeklindeki soruya, “Böyle bir adet yok” dedi. Yıldırım, çocuklarının malvarlıklarının da açık olduğunu savundu; “Biz her zaman hesap verdik, bundan sonra da hesap vermeye hazırız” dedi.
İmamoğlu 5,5 yıldır mal beyanı verdiğini söyledi ve “Ancak bu sorunuzun inceliği şurada. Şeffaflık ve katılımcılık söz konusu. Toplumun önünde bunun olması lazım” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: