HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, basına ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifine ilişkin, “Çıkarılmak istenen yasayla yayın durdurma kararı, sadece İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’ne bırakılıyor" dedi.
Temel "Yani Hakkari’deki bir yayının durdurulma kararı, Ankara’daki bir yayının durdurulması kararı, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’ne bırakılıyor. Bunun anlamı ne biliyor musunuz arkadaşlar? Yer yer iktidarın güdümünde olmayan kimi hakimlerin, kimi savcıların verdiği, sayısal olarak oranı çok düşük olan adil kararlar bile artık ortadan kaldırılıyor” diye konuştu.
Temel, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında AKP-MHP iktidarının yeni yasa teklifiyle özgür ve muhalif basını daha da susturmaya dönük yeni bir saldırı dalgası başlattığını belirtti. Temel teklife ilişkin şunları kaydetti:
"Biliyorsunuz Türkiye’de muhalif gazetecilerin birçoğu basın kartı alamıyor. Şimdi bu yasayla basın kartı alacak olan gazetecilerin arasına enformasyon görevlileri konulmuş. Yani onlarca gazeteci basın kartı almayı bekliyor ve veto ediliyorken basın enformasyon görevlileri, yani bazı idari kurumların içinde olan memurların, enformasyon görevlisi olarak tanımlanan memurların basın kartı alması bir kere gazetecilik mesleğine ve basın kartı almayan gazetecilere saygısızlık ve hakarettir.
'Vakıf yöneticilerine basın kartı'
İkinci bir husus; Basın Kartı Yönetmeliği’yle ilgili bir madde var ki evlere şenlik. Cumhurbaşkanı’nın onayladığı ve incelediği dernek ve vakıfların yöneticileri basın kartı alabiliyor. Yani aslında yandaş dernek ve vakıflara yeni bir imtiyaz doğuyor bu yasayla. O da gazetecilerin sahip olmadığı basın kartı, yandaş dernek ve vakıf yöneticilerine veriliyor. Başka bir madde; İletişim Başkanlığı bünyesinde kurulan Basın Kartı Komisyonu, kimlerin basın kartı alacağına, kimlerin gazeteci olacağına karar veren mercii oluyor.
'İktidarın tek elden yayın durdurma mercii'
Yine biliyorsunuz, gazeteler yayına başlarken savcılıktan izin alıyordu, yayın izni. Şimdi bu yasayla savcılıkların yerine bu izin, Basın İlan Kurumu’na veriliyor. Yayın durdurma kararları, biliyorsunuz asliye ceza mahkemeleri tarafından verilirdi. Çıkarılmak istenen yasayla yayın durdurma kararı, sadece İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’ne bırakılıyor. Yani Hakkari’deki bir yayının durdurulma kararı, Ankara’daki bir yayının durdurulması kararı, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’ne bırakılıyor. Bunun anlamı ne biliyor musunuz arkadaşlar? Yer yer iktidarın güdümünde olmayan kimi hakimlerin, kimi savcıların verdiği, sayısal olarak oranı çok düşük olan adil kararlar bile artık ortadan kaldırılıyor. Tek merkeze bırakılıyor. İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, iktidarın tek elden yayını durdurma mercii oluyor.
'Kime göre, neye göre panik ve korku'
Yeni bir suç tanımı geliştiriliyor bu yasayla. Halk arasında endişe, korku ve panik yaratacak paylaşımlar, haberler operasyon konusu oluyor, gözaltı konusu oluyor, tutuklama konusu oluyor, yargılama konusu oluyor. Peki kime göre? Elbette ki iktidara göre. İktidarı rahatsız edecek yayıncılık veya paylaşımlar yapmamaya teşvik edici bir madde. Bu, ucu açık, sonu belli olmayan bir tanımlama. Kime göre, neye göre panik veya korku? Oysa gazetecinin temel görevlerinden biri rahatsız etmek, iktidarı rahatsız edecek, toplumu rahatlatacak yayın yapmak.
AKP-MHP iktidarının, kendi iktidarını sürdürmek, toplumsal olarak kaybettiği gücü tekrar belki tesis etmek için topluma, muhalefete karşı kapsamlı bir saldırı politikasının hazırlığı içinde olduğunu söylemek gerekiyor. Bu yasanın bize gösterdiği şey budur.” (ANKA)
Yorumlar
Kalan Karakter: