Financial Times’tan Laura Pitel’in bugün yayınlanan yazısında, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TL’deki son sakinleşmeden sonra ekonomide “Türkiye tarihinin en güçlü dönemine” girildiği iddiası ele alındı. Laura Pitel, geçen yılın sonunda TL’deki çöküşü hatırlatırken, Merkez Bankası’nın milyarlarca dolarlık müdahaleleri ile döviz piyasasının sakinleştiğini hatırlattı.
Pitel, “Bazı siyasi analistler, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın, bir beş yıl daha görevde kalma umuduyla, Haziran 2023'te yapılması planlanan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini öne çıkararak erken seçim çağrısı yapana kadar ortalığı karıştırmaya çalıştığına inanıyor.” diye yazdı. Pitel’in görüştüğü Londra merkezli bir danışmanlık şirketinden Alp Çoker, “Kampanya dönemi için işleri sabit tutmak, [Erdoğan’ın] kazanması için ihtiyacı olan tek şey olabilir. Kısa vadeli çözümler politik olarak işleyebilir. Siyasi başarıya dönüşmesi için ise uzun süre çalışmasına gerek yok.” dedi.
Financial Times’ta yayınlanan analizde beş soru ele alındı:
Türkiye cari fazla verebilir mi?
Hükümetin cari fazla için kumar oynadığını ifade eden Laura Pitel, Erdoğan’ın ekonomiyi canlandırmak için tüketicilerin ithal mallardaki taleplerinin sınırlanmasına, güçlü turizm gelirlerine ve Rusya-Ukrayna geriliminin tırmanmasından kaçınılmasına ihtiyacı olduğunu ekliyor. Washington merkezli Uluslararası Finans Enstitüsü’nden Uğraş Ülkü’ye göre Türkiye bu sene 4 milyar dolar fazla verebilir.
Türkler paralarını dolarda tutmayı bırakacak mı?
Yazıda Türkiye’de yurttaşların çalkantılı dönemlerde birikimlerini dolar, avro ve değerli madeni emtia cinsinden sakladığı belirtilirken, Merkez Bankası’nın verilerine göre geçen yıl bankacılık sistemindeki tüm mevduatın yüzde 64’ünü döviz ve kıymetli madenlerin oluşturduğu hatırlatılıyor. Bu oran kur korumalı mevduat sisteminin ilanından sonra ancak yüzde 60’a düştü. Fransız bankası Société Générale’den Phoenix Kalen’e göre, Türkiye’de TL mevduatlarının artmasını, ancak enflasyonun çok yüksek seviyelerde devam etmesi halinde toplam mevduat içerisinde TL’nin payının azalacağını bildirdi. Kalen, hükümetin sene sonundaki tek haneli enflasyon tahmininin büyük ölçüde aşılacağını öngördüğünü ifade etti.
Yabancı yatırımcılar Türkiye’ye dönecek mi?
Erdoğan’ın “yeni ekonomik modelinin” Türkiye’ye döviz getirecek yabancı yatırımcıları çekeceği savunusunun, Batılı yatırımcıların ülkenin ekonomik yönetimi ve hukukun üstünlüğü ile ilgili endişeleriyle çeliştiği belirtildi. Pitel, bununla birlikte Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri yakınlaşmasının Türkiye’ye ekonomik yatırım vaatleriyle taçlandığını hatırlattı. Türkiye’nin bölge ülkeleri ile yumuşama hamlesi ticari ve yatırım desteği için yapıldığı kaydedildi.
Türkiye şirketleri borçlarını kapatabilecek mi?
Türkiye’nin bankaları ve kurumlarının dış finansmana bağımlılığı ve gelecek 12 ay içerisindeki vadesi gelen 170 milyar dolarlık dış borcu hatırlatan Pitel’in görüştüğü Koç Üniversitesi’nden Selva Demiralp’e göre, ABD Merkez Bankası’nın önümüzdeki ayki olası faiz oranı yükseltme ve varlık alım programının durdurulması kararının Türkiye’nin borçlanmasının çevrilmesini daha da zorlaştıracağını vurguladı.
Merkez Bankası müdahale etmeye devam edebilecek mi?
TL’deki son dönemdeki durgun görünüm, Merkez Bankası’nın dolar satıp, lira aldığı müdahaleler ile gerçekleşebildi. Goldman Sachs’a göre, Türkiye’nin brüt rezervleri iyileştirme gösterse de net rezervleri halen negatif, Goldman Sachs’a göre eksi 50 milyar dolar. Laura Pitel’in görüştüğü Uğur Gürses konu ile ilgili, “Negatif net rezervlerle nereye kadar devam edebilirler? Tabii ki, durum piyasalardaki hareketlere bağlı. Ama bu bir kumar… Swapları ve altını çıkarırsanız, ceplerinde çok az rezerv kaldı.” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: