TC. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 1 Mart 2022'de madencilikle ilgili çıkarttığı yönetmelikle zeytin alanlarına büyük bir zarar verecek düzenlemeye imza atmıştı. ÇİFTÇİ-SEN'in 2 Mart 2022'de yapmış olduğu başvuruyu T.C. Danıştay Sekizinci Dairesi 20 Nisan 2022'de oybirliği ile sonuçlandırarak yürütmeyi durdurma kararı verdi. Karar, düzenlemenin Zeytincilik Kanunu olarak bilinen, 3573 sayılı kanuna aykırı hükümler içerdiği gerekçesiyle alındı. Bu kanun uyarınca korunma altında bulunan zeytinlik sahalardaki faaliyetlerin Kanun ile düzenlenmesi gerektiğini söylüyor ve bakanlığın yönetmelikle bu tür bir düzenlemeye gidemeyeceği ifade ediliyor.
ÇİFTÇİ-SEN yaptığı açıklamada Danıştay'ın verdiği kararı şu sözlerle değerlendirdi:
"T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı vermiş olduğu savunmada öncelikle ÇİFTÇİ-SEN’in “bu yönetmelikten zarar görmediği, menfaat ihlali olmadığı gibi garip iddiada bulunmuş, “davanın ehliyet yönünden reddini” talep etmiştir. ÇİFTÇİ-SEN’in zeytin üreticilerini ve çiftçileri temsil ettiğini, üyelerinin ve sonuçta tarımsal üretimin zarar göreceğini görmek istememiştir. T.C. Danıştay Sekizinci Dairesi verdiği kararla Bakanlığın bu iddiasını geçersiz kılarak, ÇİFTÇİ-SEN’in zeytin üreticilerini ve çiftçileri temsil ettiğini bir kez daha yasal olarak onaylamıştır.
Bakanlık yine savunmasında, “3573 sayılı yasanın 1939 yılında zamanın şartları dahilinde yürürlüğe girdiği”nden bahsederek deyim yerindeyse “iktidarda biz olduğumuza göre, bu günün şartlarına, yani şirketlerin ihtiyaçlarına uygun yönetmelikler çıkartabiliriz, yasaları yok sayabilir, hukuksuz işlemler yapabiliriz” demektedir.
T.C. DANIŞTAY 8. Daire ise yazdığı Gerekçeli Karar’da; “3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun uyarınca korunma altında bulunan zeytinlik sahalardaki faaliyetlerin Kanun ile düzenlenmesi gerektiği ve esasen davalı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bu alanı kendi başına yönetmelik ile düzenleme yetkisi bulunmadığından davalı idarenin bu iddiası yerinde görülmemiştir”, ”sökülen ve taşınan ya da madencilik faaliyeti nedeniyle tahrip olan alanların eski haline getirilmesinin mümkün olmaması sebebiyle Yönetmeliğin uygulanmasının telafisi güç ve imkansız zararlar doğuracağı açıktır.” diyerek Bakanlığa “madenciliğin yaratacağı ekolojik tahribatı ve yasaları yok sayamaz, şirketlerin ihtiyacına uygun hukuksuz işlemler yapamazsınız” demiştir.
Sonuç olarak: Birlikte olduğumuzda güçlü olduğumuzu zeytinliklere yönelik her saldırıda gördük. Biliyoruz ki, şirketlerin ve AKP’nin doğanın metalaştırılmasına, zeytinliklerimize, sularımıza, tarım arazilerimize, gıdamıza dönük saldırıları devam edecek, gücümüzü birleştirmeliyiz ve ısrarla üreticiler, tüketiciler, ekolojistler, çevreciler, kendi kültürüne sahip çıkanlar olarak birlikte mücadele etmeliyiz.
AKP ve Şirketler; zeytinimize, toprağımıza, suyumuza, tohumumuza, otlak ve meralarımıza DOKUNMA!"
Yorumlar
Kalan Karakter: