İYİP Genel Başkanı Meral Akşener partisinin Meclis'teki grup toplantısında yaptığı konuşmada Erdoğan'ın "çevre bizim işimiz" sözlerinden büyük endişe duyduğunu belirterek "Şayet Sayın Erdoğan’ın çevreciliği de, ekonomistliği gibiyse, milletçe büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız demektir" dedi.
Erdoğan'ın çevrecilik anlayışının millet bahçesi inşa etmekten öteye gidemediğini belirten Akşener “Çevre bizim işimiz! diyen Büyük Rizeli’nin, iflah olmaz rant sevdası için, Rize’deki doğa kıyımına göz yummasını, görmezden gelemeyiz" ifadesini kullandı ve konuşmasının bir bölümünde kürsüyü Rize İkizdere'den Ayşe Albayrak'a verdi.
Kanal İstanbul projesine izin vermeyeceklerini söyleyen Akşener, bu projeye girmek isteyenlere ise "Devran dönüyor" diye seslenerek "Bir kuruş bile vermeyeceğiz" diye konuştu.
Akşener'in konuşmasından satırbaşları şöyle:
- Önce şeker fabrikalarımızı yok pahasına sattılar, Şimdi de NBŞ kotasını artırarak, çocuklarımızın sağlığını satıyorlar. Cargill’den hem mısır şurubu, hem de Tarım Bakanı ithal eden bu ucube sistemin, ve onun arkasındaki bu çarpık zihniyetin özeti işte budur.
- Çin’in, Uygur kardeşlerimize uyguladığı soykırım karşısında sergiledikleri, utanç verici pısırıklıkları yetmemiş gibi; şimdi de, Dünya Uygur Kongresi Başkanı, Dolkun İsa’nın, ikinci vatanım dediği, Türkiye’ye girişine izin vermediler. İşte size Sayın Erdoğan ve ortaklarının dillere destan yerliliği ve milliliği. İşte size, yoluna baş koyduğu İhvan kadar yerli Sayın Erdoğan ile, tehditçi Çin elçisi kadar milli ortakları…
- Elimizi nereye atsak, kötü kokular yükseliyor, Gözümüzü nereye çevirsek, bir dümen almış başını gidiyor. İşte size bir örnek: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, geçmiş dönemde yaşanan, Ak Parti için küçük, milletimiz için ise, oldukça büyük bir yolsuzluktan bahsetmek istiyorum. Vatan Caddesi’nde, belediyeye ait olan bir yeşil alan, bir firmaya 25 milyon liraya satılıyor. Ardından, bir düzenlemeyle, bu arsa yeşil alan olmaktan çıkarılıp, imara açılıyor. Böylece fiyatı katlanıyor. Sonra ne oluyor? Bir süre sonra aynı arsayı, aynı Büyükşehir Belediyesi, bu kez, 430 milyon liraya geri alıyor. İki kalem oynatılan bu rezalette, milletin belediyesi, yani milletin bizzat kendisi, 405 milyon lira zarara uğruyor. O para da, o firmanın cebine giriyor. Bitiyor mu? Bitmiyor. Aynı arsa, yeni bir kararla, yeniden yeşil alan ilan ediliyor. Ve bugünkü piyasa değerine göre, fiyatı, 90 milyon lira oluyor. Şu yüzsüzlüğe bakar mısınız!
- Durum ortaya çıkınca, Millet İttifakı’nın Büyükşehir Belediyesi, hemen suç duyurusunda bulundu. Şimdi söz yargının. Milletin hakkını-hukukunu savunacak, bu yolsuzluğun hesabını soracak, onurlu savcı ve hakimleri göreve çağırıyoruz. Süreci yakından takip edeceğiz.
- (Marmara'da müsilaj) Devletin bakanı, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” demeden, işe başlayamıyor. Bilimin uyarısı yetmiyor. Vatandaşın tepkisi yetmiyor. Bu işinin ehli arkadaş, Sayın Erdoğan parmak şaklatmadan adım atamıyor. Kardeşim sen bu konunun bakanı olarak, ne işe yarıyorsun?
- Böyle sorunlar, bir kişinin 'Talimatı verdim' dediği, sığ ve indirgemeci bir anlayışla çözülemez. Biz sorumlu muhalefet anlayışımız gereği, işaret ettiğimiz sorunlara dair, çözüm önerilerimizi de paylaşıyoruz. Türkiye’nin meselelerini kimin çözdüğünü değil, meselelerin çözülüp çözülmediğini önemsiyoruz.
'Bu adımı olumlu buluyoruz'
- Öncelikle bu sorunun, yalnızca yerel yönetimlerin yükü olmadığının bilinmesi gerekiyor. Bakanlık, zor zahmet de olsa, Büyükşehir Belediyelerimizi de dahil ettiği bir süreç başlattı. Bu adımı olumlu buluyoruz.
- Sayın Erdoğan’ın daha önce, 'Ekonomi bizim işimiz' dediğinde başımıza gelenler ortadayken, şimdi çıkıp, 'Çevre bizim işimiz' demesinden büyük endişe duyuyorum. Şayet Sayın Erdoğan’ın çevreciliği de, ekonomistliği gibiyse milletçe büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız demektir. Nitekim, çevreyi iş olarak gören bu zihniyetin, çevrecilik anlayışının da, millet bahçesi inşa etmekten öteye gidemediğini, Sayın Erdoğan’ın, 'Dünya Çevre Günü’nde' yaptığı, ibretlik konuşmadan anladık.
'Büyük Rizeli'nin doğa kıyımına göz yummasını görmezden gelemeyiz'
- 'Çevre bizim işimiz!' diyen Büyük Rizeli’nin, iflah olmaz rant sevdası için, Rize’deki doğa kıyımına göz yummasını, görmezden gelemeyiz. O nedenle, bu hafta Milletin Kürsüsü’nde, Rize’den, İkizdereli bir misafirimiz var. Memleketinin suyu ve doğası için mücadele eden, cesur bir kardeşimiz, Ayşe Albayrak aramızda.
- Ağacına, ormanına, denizine sahip çıkmayan, Türk’üm diye gezemez.
- Her yerden ahlaksızlık, yolsuzluk ve hırsızlık fışkırıyor. Bu çürümenin ortasında, milletimiz geçim derdinde, iş derdinde, can derdindeyken iktidar hâlâ satıp savmanın, o beş müteahhidin kasasını doldurmanın, Kanal İstanbul’un derdinde.
- Bu ihanete geçit vermeyeceğiz. Fatih’in İstanbul’unun boğazına, o yağlı ilmeği geçirtmeyeceğiz.
- O ucube kanalı yapmalarına, Marmara’yı ölüme mahkum etmelerine izin vermeyeceğiz.
'Ak Parti iktidarına güvenip Kanal İstanbul'a ortak olmayın'
- Bu proje, bir proje değil, düpedüz bir soygun planıdır. Buradan, o ranta göz diken, bu soyguna ortak olmaya heveslenen, yerli ve yabancı her kim varsa, onlara seslenmek istiyorum: Boşuna heveslenmeyin, boşuna avuçlarınızı ovuşturmayın. Bu devran dönüyor. İlk seçimde bu iktidar gidiyor, bu saray sefası bitiyor. Şimdiden uyarıyorum o kutlu gün geldiğinde, milletimiz yetkiyi verdiğinde, bir kuruş bile alamazsınız! Sayın Erdoğan ve Ak Parti iktidarına güvenip de, sakın ola, bu hukuksuzluğa, sakın ola, bu vicdansızlığa ortak olmayın. Sonra çok üzülürsünüz.
- Susuzluk, şu an ülkemizin her bölgesini tehdit ediyor.
- Betona aşık, suya düşman olan bu iktidar, bütün bu gelişmeleri görmemezlikten geliyor.
'O sandık er ya da geç gelecek'
- Sayın Erdoğan; buradan seni bir kez daha uyarıyorum: Kanal İstanbul’u bırak, İç Anadolu’yu, Güneydoğu Anadolu’yu Doğu Anadolu ovalarını, Trakya’yı, Ege ovalarını sulamayı düşün, terk ettiğin GAP’a, geri dönmeyi düşün.
- Türkiye’nin öncelikli sorunu, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’dir.
- Çünkü, yapısı itibarıyla, işleyişi itibarıyla akıldan yoksundur. Biz akıldan, bilimden, liyakatten yanayız. O yüzden, tek adam değil, ortak akıl diyoruz. İşte bu ortak aklın adına da, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz.
- Yolun sonu göründükçe, yalanların, iftiraların dozu artıyor. Güneş ufukta yükseldikçe, korku bacayı sarıyor. Ama nafile o sandık, er ya da geç gelecek. O sandık gelecek ve milletimizin herkes ferasetini görecek.
Yorumlar
Kalan Karakter: