İlyas Aydınalp

İlyas Aydınalp

Eğitimci

O Fındıklar Bizim Değil!!!

15 Nisan 2019 - 06:18

Eğitimin Milli olduğu zamanlardı.

Bizim akrabamız ve çevresinin gurur kaynağı, Sivas’ın efsane öğretmenlerinden ve Milli Eğitim Müdür Yardımcılarından Fevzi Yağcı.

Üç çocuk babası.

Çocuklarının en küçüğü Semih dokuz yaşındaydı.

Hergün okul çıkışı babasının Milli Eğitim Müdürlüğü’ndeki odasına gider, kapıyı çalar. “Gel” sesinden sonra içeri girer ve odanın köşesindeki masaya oturup ödevlerini yapardı.

Mesai bitip babası misafirlerini yolcu ettikten sonra işten çıkıp eve kadar her gün beraber yürürlerdi.

Bir gün mesai bitmeye yakın kapı çalındı.

İçeri yaşlı bir amca girdi.

Amca Giresunlu fındık üreticisi.

Tek kız çocuğunu okutmuş, öğretmen yapmış.

Öyle kolay değil köylü olup çocuk okutmak.

 

Kızının tayini Sivas’a çıkmış.

Amca belki de ilk defa Giresun dışına çıkıp bilmediği bir memlekete gelmiş.

Kızı için kaygılı. İyi insanlar bulup onlara emanet etmek istiyor haklı olarak.

Soruşturmuş her yerde.

Demişler ki senin aradığın adam Fevzi Hoca.

Git onunla konuş. Evladını ona emanet et.

Amcanın isteğini dinledikten sonra Fevzi Hoca, kendisi gibi öğretmen olup Gemerek İlçesinde okul müdürlüğü yapan kardeşi İsmet’i arıyor.

“İsmet, sana bir kızımızı emanet ediyorum. Sahip çık kardeşim” diyor.

Kızın tayini küçük bir ilçe olan Gemerek’e çıkıyor.

 

Semih bir taraftan odada ders çalışırken bir taraftan da konuşmalara kulak kabartıyor.

Fındık üreticisi amca teşekkür ede ede odadan çıkıyor.

Aradan birkaç hafta geçiyor.

Semih yine okuldan çıkmış babasının yanına gelmişken haftalar önce gördüğü o amca kapıdan gülümseyerek çıkıveriyor.

Semih’in kafasını okşayıp gidiyor.

Bizim oğlan odaya girip tam defterini çıkarıp derse başlayacakken köşede kendi boyunda bir çuval görüyor. O da nesi tam bir çuval fındık.

Yerinden fırlıyor. “Aaaa ne çok fındık” diyip küçücük elini çuvala daldırıyor.

Fevzi Hoca fırlıyor yerinden.

Semih’in elini tutuyor.

“Bırak oğlum o fındıkları. O fındıklar bizim değil”

“Niye baba. Sana o fındıkçı amca getirmedi mi bu fındıkları?”

“Bak oğlum. Ben işim gereği o amcaya yardımcı oldum. Sağolsun hediye olarak gönlünden kopmuş bir çuval fındık getirmiş. Reddedip gönderemedim de. Ama o fındıklara dokunursak hak etmediğimiz bir şey almış oluruz. Ben işimi yaptığım için devletim bana maaş veriyor. Ben o maaşla sana, eve giderken istediğin kadar fındık alırım oğlum.”

Semih avucundaki fındıkları bırakınca Fevzi Hoca odacıyı çağırıyor.

Ona sıkı sıkı tembih ediyor.

“Tüm çalışanlara eşit miktarda hak geçmeden dağıt lütfen.”

“Hocam siz?”

“Benim almam uygun düşmez. Teşekkür ederim.”

Odacı belki de yüzlerce kez karşılaştığı bu manzaradan sonra çuvalı götürüp tüm çalışanlara fındıkları dağıtıyor.

Mesai bitiyor. Semih babasının elinden tutup yola düşüyor.

Fevzi Hoca söz verdiği gibi Semih’e istediği kadar fındık alıyor.

 

Hiç düşündünüz mü dokuz yaşında bir çocuğun avucuna kaç fındık sığar?

Beş, altı, yedi?

Bu ülke, kendisine hediye olarak gelmesine rağmen bir çuval fındıktan bir tanesini bile haram sayıp çocuğuna yedirmeyen devlet adamlarının omuzlarında yükseldi bunca vakit.

Bu ahlakla ve erdemle yetişen çocuklarla ayakta ve dimdik duruyor herşeye rağmen...

 

Dünyanın en büyük fındık üreticisi olan ülkemin çiftçilerinin emeğini üç kuruşa emparyalistlere peşkeş çekenler hiç düşünmüşmüdür bir çocuğun avucuna kaç fındık sığar diye...

Halkın vergileriyle saltanat süren vicdansızlar, hiç düşündünüz mü bir çocuğun avucuna kaç fındık sığıyor...

 

Çocukluğumun ayrılmaz parçası Semih, babasıyla bu anısını anlattı on beş gün önce. O anlatırken ikimizin de gözleri doldu. Uzun uzun daldık memleket nereden nereye geldi diye...

Günlerdir her aklıma geldiğinde gözlerimden birkaç damla yaş akıyor.

Bu yazıyı yazarken de çok ağladım.

İnsan kırk yaşına yaklaşınca ki bir yıl kaldı. Daha da duygusallaşıyor demek.

 

Fevzi Hocam.

Anadolu gibi namuslu, gururlu, onurlu ve tertemiz ellerinden öperim.

Vatan kokan, memleket kokan ellerinden.

Sen ve senin gibiler çok yaşasın.

Derler ya “Allah emsallerinizi artırsın”

 

Bu ülkede ne Fevzi Hocalar, ne onun yetiştirdiği evlatlar,

ne de onu örnek alanlar biter.

Hak yiyenler, engerekler, çıyanlar,

aşımıza ekmeğimize göz koyup üç kuruşa satanlara inat savaşmaya,

mücadele etmeye devam edenleriz biz.

Ve bu güzelim ülke dün olduğu gibi

bugün de bizim omuzlarımızda yükselecek.

Daha çok baharlar göreceğiz.

Meraklanmayın siz.

 

Bu memleket herşeye rağmen niye batmıyor diyenlere cevap olsun...

Bu yazı 24423 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 4 Yorum
  • Hasan Doğan ÖZEN
    4 yıl önce
    Çok güzel anlatmışsınız. Bizim böyle insanlara, böyle eğitimcilere ihtiyacımız var.Bir öğretmen olarak çok duygulandım
  • Serin Aslan
    5 yıl önce
    Bende bir eğitim emekçisiyim, ..Bende bir eğitim emekçisiyim, öyle güzel değinmişsiniz ki gözlerim dolu dolu, kimi iç çekerek kimi gülümseyerek dönüp dönüp okudum. Emeğinize yüreğinize ellerinize sağlık.
  • Zöhre Benk
    5 yıl önce
    Yüreğine emeğine sağlık hocam ..Yüreğine emeğine sağlık hocam herşeye rağmen ayaktayız...
  • İsmail hakkı albay
    5 yıl önce
    Kalemine sağlık hocam

Son Yazılar