İlyas Aydınalp

İlyas Aydınalp

Eğitimci

AFRİN. KUYTUDA BİR KADIN AĞLAR KİMİN ANNESİ…

05 Şubat 2018 - 10:30

Dikkat ettim her yeni bir yıl başlarken dünya liderleri hep dünya barışı diliyor.

Ama onlar dünya barışı dilerken o ülkenin uçakları bir yerleri bombalıyor.

Operasyonlar yapıyorlar.

Ama o operasyonlar da dünya barışı için yapılıyor.

Bitmek tükenmek bilmeyen düşmanlarla bitmek tükenmek bilmeyen savaşlar.
 

Ama herkes barış istiyor.

Ne güzel “barış” ismi.

Nasıl da güven, huzur verici.

Büyük İskender Asya Seferine çıkarken tüm düşmanları yok edip sonsuz barış sağlayacaktı.

Hitler dünyaya saldırırken “Sonsuz barış için son bir savaş” dedi.

ABD Ortadoğu’ya saldırırken bölgeye “huzur, demokrasi ve barış” getirmek için saldırdı.

Saymakla bitmez.

 

Hayatta güzel sözler çoktur.

Barışla da savaşla da ilgili muhteşem sözler var.

Ama biri var ki savaşı da barışı da özetliyor.

“Öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.” 

 

Günlerdir Afrin’e yapılan Zeytin Dalı harekatı tartışılıyor.

Yorumların bini bir para.

Destekleyenler.

Desteklemeyenler.

Destekleyip ama diyenler.

Savaşa hayır dedikleri için gözaltına alınanlar.

Destekleyip, kendini uzman sanıp-saydırıp televizyonlarda maval okuyanlar.

Desteklemeyip kendini uzman sanıp-saydırıp televizyonlarda maval okuyanlar.

Askerliği bedelli yapıp ya da askerden bir şekilde kaçıp vatansever geçinen troller.

İnternet delikanlıları.

Liste uzayıp gider.

 

Ben bu yazıyı yazmadan birkaç saat önce beş askerimizin daha acı haberi geldi.

Bu savaş gerekli miydi?

Bu savaş kime yaradı?

Ne oldu da bu duruma geldik?

Sorular da uzayıp gider.

 

Sonuç şudur:

Bu savaşın içindeyiz.

Anaların göz yaşının hiç dinmediği ve görünen o ki uzunca bir süre daha dinmeyeceği bir coğrafyada yaşıyoruz.

Burası Ortadoğu.

Avrupa’nın güvenli, huzurlu ülkeleri değil burası.

Bir komşumuz Norveç biri İsviçre değil.

Burası Ortadoğu.

Öyle bir yerdir ki Ortadoğu.

Peygamberler çıkarıp peygamberler katleder.

İsa’yı çarmıha burada gerdiler.

Süleyman Tapınağı burada yakıldı.

Bedrettin’e burada kıydılar.

Avrupa soykırım kelimesini bilmezken uluslar bu coğrafyada soylarını kıra kıra bitiremediler binlerce yıldır.

O yüzdendir çocuklara barış adı konur yüzyıllardır.

Evlatlar babalarını değil

Babalar evlatlarını gömer Ortadoğu’da.

Barış çocukların adı olarak kalır sadece.

 

Afrin’in sorumlusu kim?

Hükümet mi?

Emperyalistler mi?

Kitaplar yazılır, konuşa konuşa bitiremeyiz bunları.

 

Savaşa hayır derken unutmamak gerek.

Dibimizde emperyalizm ağlarını örüyor.

Hem de on yıllardır.

Lozan’ın ertesi günü başladılar.

Ortadoğu’da barış istemez emperyalistler.

Kaosla, kanla beslenirler.

 

Benim derdim hükümet değil.

Hükümetin kim olduğu değil.

Benim derdim Afrin’de bu savaşı veren Mehmetçik’dir.

Komşumuz, arkadaşımız, öğrencimiz, kardeşimiz Mehmetçik.

Yıllardır olduğu gibi şimdi de emperyalizme karşı mücadelesini veren Mehmetçik.

Hükümetin, siyasetin değil halkın Mehmetçiği…

 

İçinde bulunduğumuz durumda Türkiye solu tavrını net ortaya koymalıdır.

Bu savaşı bu halk istemedi.

Yıllardır halk için dağa çıktık diyenler gariban halkın çocuklarını katlettiler.

Durakta otobüs bekleyen çocukları patlattılar.

Maç izlemeye gidenlere bomba attılar.

Karakol basıp, insan katlederken hak arıyoruz dediler.

Kendi davalarına sempatiyle bakmayan Türkiye solunu katlettiler.

Şimdi de gidip bağıra bağıra emperyalizmin koruması altında mazlumu oynayıp saldırıyorlar.

Tüm bunlara rağmen Türkiye solu PKK’ya sempatiyle bakıyorsa söz tükenmiştir.

Bu düşmanlığa da sessiz kalınamazdı.

Sen dibimde emperyalizmle bir olup kuyumu kazacaksın sonra da Türkiye saldırıyor diyeceksin.

Durakta otobüs bekleyen çocuklara bomba atacaksın sonra halkların kardeşliği diyeceksin.

Bu nasıl kardeşlik?

Yetti artık.

Şayet bir şey yapmak istiyorsanız.

Bırakın klavye kahramanlığını gidin şehit olan ailelerin evini ziyaret edin.

Kuytularda ağlayan annelerin elinden öpün.

Geride anası, babası, eşi, çocuğu kalan varsa bir ihtiyacı var mı diye sorun.

Bu savaş hükümete yaradı tartışmasından biraz çıkın da kıçınızı yaya yaya dolaşabilmeniz için hayatlarını kaybeden askerlerin geride bıraktıklarına sahip çıkın.

Bırakın şu Avrupalı konformist solculuğu.

Sadece söyleme dayanan ve on yıllardır bir türlü icraata geçmeyen solculuğu bırakın.

Kendi gerçekliğinizle yüzleşin.

İçinde yaşadığınız coğrafyanın gerçekliğiyle yüzleşin.

Gidin kuytuda ağlayan annenin ellerine bakın.

Hangi savaşa hayır dediğinizi o ellerin içinde göreceksiniz…



 

 

 

Bu yazı 1536 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 2 Yorum

Son Yazılar