Hasan Doğan Özen

Hasan Doğan Özen

Türkiye Ekonomisi Tarım Sanayi İlişkisi

26 Mayıs 2020 - 21:16

Okullarımızda coğrafya derslerinde ülkemizin tarımı anlatılır ve hatta üniversite giriş sınavlarında da sorular sorulmaktadır. Otuz yılı aşkın süredir bunları anlatan bir coğrafya öğretmeni olarak bunların bazılarını paylaşmak istedim.

    Tarım, geniş anlamı ile topraktan çeşitli ürünleri almak ve evcil hayvanları yetişmek olarak tanımlanmaktadır. Tarın insanları giydiren ve doyuran temel ekonomik sektördür. Ülkeler ne kadar gelişmiş olursa olsun, sanayi ne kadar gelişirse gelişsin tarım asla vaz geçilmez ekonomik bir sektördür.

      Sanayinin gelişmesi ülkelerin gelişme ölçütlerinden en önemlisidir. Sanayi geliştikçe tarım da gelişir. Modern tarım teknoloji kullanarak daha fazla ürün almayı sağlar. İntansif tarım olarak ta tanımlanan modern tarımda dar alanlardan fazla ürün alınır. Makine kullanımı arttığı için insan gücüne duyulan gereksinim azalır. Sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfusun oranı artar. Ülkeler çalışan nüfusun sektörel dağılımına göre karşılaştırdığında, gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeler bu durum net olarak görülür. Hatalı bir bakış acısı ile sanayileştikçe tarımın geri kaldığı düşünülür. Oysaki sanayileşmiş ülkelerde modern yöntemleri kullanıldığı için verim yüksektir, ürün daha fazla alınmaktadır, Tarım sektörünün ekonomik girdisi daha fazladır.

    Gelişmekte olan ülkelerde geniş alanlardan az ürün alınmakta ve verim düşük olmaktadır. Daha çok insan emeğine dayanır. Ekonomiye katkısı da azdır. Gelişmekte olan ülkelerde ilkel olarak yapılan tarımda doğa koşullarına bağımlılık fazladır. Topraktan alınan verimde yıldan yıla dalgalanma görülür. Ülkemizde İç Anadolu’da yapılan buğday tarımı yıldan yıla dalgalanma yapar. İlkbahar yağışlarının fazla olduğu yıllarda üretim fazla, yayışların az olduğu yıllarda ise üretim düşüktür. Sulu tarım modern tarım yöntemidir. Sulama yapılışa yıldan yıla dalgalanma olmaz her yıl istenilen kadar üretim yapılır. Olumsuz doğa koşulu sulama ile ortadan kalkmış olur.

    Türkiye çeşitli iklim özellikleri görüldüğü için tarım için çok şanslıdır. Çok çeşitli ürünler yetiştirme olanağımız var. Ancak; sulama, gübreleme, çiftçiyi destekleme gibi modern tarım yöntemleri uygulanırsa verim dolaysıyla üretim çok yüksek düzde olacaktır.

Türkiye yüz ölçümü itibari olarak 780.043 km²’dir. Hollanda’nın yüzölçümü ise 41.543 km2 Başka bir ifade ile Hollanda hemen hemen Konya ilimiz kadardır. (Konya 38.873 km2) Hollanda’nın tarımsal geliri Türkiye’den yedi kat fazladır. Hollanda dünyanın en küçük yüzölçümüne sahip ülkelerden biri olmasına rağmen dünyadaki en fazla ikinci tarım ürünleri ihracatını gerçekleştirmektedir. Türkiye’nin yüzölçümü Hollanda’nın yaklaşık 20 katıyken, Hollanda’nın tarım ürünleri ihracatı ise Türkiye’nin yaklaşık 6 katıdır.1 Bu örnek modern tarımın bize neler kazandırabileceğinin açık örneğidir.

Milli Mücadele döneminden başlamak üzere Atatürk döneminde sosyal devlet anlayışı içinde çiftçiye ucuz kredi ve tohumluk ürünler verilmiştir2.İkinci Dünya savası sonrası ABD’nin Avrupa’ya yaptığı daha sonra da Türkiye’yi kapsayan Marshall Planı tarımsal gelişmeye yönelik gibi görünse de Türkiye ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Ülkelerin kalkınmasında sanayileşme ilk koşuldur. Sanayileşmiş ülkelerde tarım da modernleşir, gelişir ve katma değeri artar. Sadece tarım ürünleri ile dış ticaret yapmak dış ticaret açığını da büyütmektedir. Tarihsel süreç içinde bu olaylar gözlenmiştir. Marshall Planı sonucu1950 yılında 22,3 milyon dolar olan dış ticaret açığı iki yıl içerisinde 193 milyon dolara ulaşmıştı. Yine bu dönemde Türk Parası değer kaybetmiştir. Türkiye Merkez Bankası’nın stoklarında 1946 yılında 663 milyon liralık altın var iken 1950 yılında altın stoku 419 milyon liraya kadar düşmüştür. Ayrıca döviz sıkıntısının olmadığı bir zamanda, devalüasyon gerçekleştirilmiştir. Devalüasyon, eldeki tarım ürünleri stokunun daha ucuz fiyattan satılmasına da neden olmuştur.3

Yaşadıklarımız, elde ettiğimiz birikimler ve ülkemizin doğal koşulları göz önüne alınarak tarıma ve sanayide gereken hamleleri yaptığımız takdirde refah seviyesi yüksek, parası değerli bir ülke olmamız mucize değildir. Doğru zamanda doğru politikayı üretip hayata geçirmek Türkiye’nin kalkınmasını sağlayacaktır.

Bu yazı 31113 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar