Emin Tamer Gören

Emin Tamer Gören

Tüketici Danışmanı

Tüketici Danışmanı Köşesi (Tüketici Gözüyle Seçim Bildirgeleri)

14 Haziran 2018 - 11:51

 

Köşemizin bugünkü konusu “Tüketici Gözüyle Seçim Bildirgeleri” olsun istiyorum. 24 Haziran tarihi yaklaştıkça ürkünçlüğüm gittikçe artıyor. 27 Mayıs ve 12 Eylül askeri darbelerine rağmen bugüne kadar Demokratik Parlamenter yönetim sistemini uygulayan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yönetim biçiminin CumhurBAŞKANLIK Hükümet Sistemine (tek adamlık rejimine) fiilen geçişin seçim yoluyla onaylanacağı bu tarih gerçekten bir dönüm noktası. 2019’da yapılması gereken seçimlerin adeta bir oldubittiye getirilerek bir kişi tarafından verilen karar doğrultusunda, erkene alınması nedeniyle seçime katılacak olan partiler, birbiri ardına seçim bildirgelerini açıkladılar. Açıklanan bu bildirgeleri “tüketici” gözüyle hep birlikte değerlendirelim.

16 yıldır iktidar partisinin tüketiciye dönük uygulamalarını yaşayarak tecrübe ettiğimizden olsa gerek acı reçetelerin üzerimizde denenmesine mazoşist bir yaklaşımla olanak sağladık, sağlamaya da devam ediyoruz. Doğal olarak, muhalefet partileri biz tüketicilere ne gibi umutlar vaat ediyor? İlk önce onlara göz atalım istiyorum.

Öyleyse ana muhalefet partisi olan CHP’den başlayalım. Tüm yurttaşlar için genel olarak değinilen konulara ilave olarak 2018 seçim bildirgesinin 193 ve 194’üncü sayfasında TÜKETİCİLER, TÜKETİCİ HAKLARI başlığı altında;

- BM Tüketici Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ve Tüketici Haklarının Korunması Hakkında Kanun’un eksiksiz uygulanmasını sağlayacağız.

- “Tüketici Hakları Üst Kurulu”nu kuracağız.

- Ürün güvenliği ve kalitesine ilişkin denetimleri etkinleştireceğiz.

- Tüketicilerin bilgilenme haklarını etkin bir şekilde kullanmalarını sağlayacağız.

- Sosyal işletme ve kooperatifleri yaygınlaştırarak tedarik zincirindeki ara kademeleri azaltacak ve tüketici fiyatlarını düşüreceğiz.

- Tüketicilerden alınan kredi dosya masrafları, kart aidatları, elektrik kayıp kaçak ve sayaç okuma bedellerinin iadesini sağlayacağız.

- İnternet, TV, telefon gibi iletişim ihtiyaçlarını taahhüt vermeden karşılamak isteyen yurttaşlarımıza fahiş fiyatla hizmet sunumuna son vereceğiz.

- Belediyelerin yurttaşlardan asfalt parası alması uygulamasına son vereceğiz.

- Yurttaşların faturalarına yansıtılan TRT paylarını ve elektronik cihazlarda ek maliyete neden olan TRT bandrolü uygulamasını kaldıracağız.

TÜKETİCİ SAĞLIĞI başlığı altında da;

- Genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerin (GDO) ithalatı, üretimi ve tüketiminde AB standartlarını kararlılıkla uygulayacağız.

- Çocuklarımızın dengeli, yeterli ve sağlıklı beslenmesi için gerekli önlemleri acilen alacağız.

- Yasal düzenlemeler ve teşviklerle tüketim maddelerinin doğa dostu olmasını sağlayacağız.

- İnsan sağlığına zararlı ithal ürünlerin etkin tespitini sağlayarak bu ürünlerin yurtiçinde satılmasını engelleyeceğiz.

İfadeleri yer almış durumda…


 

İYİ Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral AKŞENER’in 30 Mayıs 2018 tarihli seçim bildirgesinden alıntıladığım bölümler ise şöyle;

195-  Gıda güvenliğini temin etmek üzere cezaları caydırıcı hale getireceğiz. Denetim sistemini daha sık işleyen ve daha nitelikli hale getireceğiz. Gıda güvenliğini riske sokacak harekette bulunan gerçek/tüzel kişilere uygulanacak cezalar sadece mali yaptırımları içermeyecek, suçu işleyen gerçek kişi veya tüzel kişi ise tüm ortakları ve sorumlu yöneticisinin de suçun niteliğine bağlı olarak belirli süre sektörden men edilmesini gereceğiz.

Gıdanın tarladan sofraya izlediği süreçte, tüketicinin gıda güvenliğinin korunması amacıyla gıda kontrol ve denetim faaliyetlerinin düzgün ve zamanında yapılmasını sağlayacak “Gıda Müfettişliği Sistemi'ni etkin hale gereceğiz.

242-  Yol ve köprü geçiş ücretlerini düşüreceğiz.

Kamu Özel İşbirliği Ulaştırma projelerinde Yabancı Para Cinsinden belirlenen Pahalı Geçiş Ücretlerini Makul düzeye çekeceğiz, hizmet kalitesini düşüren ve kamuya ciddi yük oluşturan geçiş garantisi uygulamasına son vereceğiz.

315-Türkiye Dayanışma Fonu'nu kuracağız, kriterlere uyan zor durumdaki vatandaşlarımızın borçlarını sileceğiz.

İktidarımızın ilk 100 gününde Türkiye Dayanışma Fonu'nu kuracağız.

Bu Fon ile, 30 Nisan 2018 tarihi itibarıyla borçları yasal takibe ya da yakın takibe alınmış ve de borçları tahsilat şirketlerine satılmış olan 5 milyon vatandaşımızın tüketici kredisi, kredi kartı ve kredili mevduat hesaplarından doğan borçlarını satın alacağız.

Asgari ücretlinin, İşsizlerin, Emeklinin ve Şehit ve gazi ailelerinin bu kapsamdaki borçlarını sileceğiz.

Maddi durumu nispeten yerinde olan vatandaşın borcunun yüzde 80'ini sileceğiz. Kalan yüzde 20’sini, 10 yıl takside böleceğiz. Borç ödemesi bitene kadar yeni kredi çekilmesine izin vermeyeceğiz.

İfadelerine yer verilmiş olduğunu görüyoruz.

 

Adalet ve Kalkınma Partisinin 2018 Seçim Bildirgesinden alıntıladığım bölümler ise şunlar;

Başta çocuklara yönelik olmak üzere; sağlığa zararlı gıda ürünlerinin yanıltıcı ve yanlış yönlendirici tanıtım faaliyetlerine ilişkin tedbirler alacağız. Etiket ve ambalajları, tüketicileri daha doğru bilgilendirecek şekilde düzenleyeceğiz.

Finans sektöründeki tüketici ve yatırımcı haklarını, kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde şeffaf, âdil ve teşvik edici uygulamalarla güçlendireceğiz.

Önümüzdeki dönemde ticareti kolaylaştırıcı ve güven ortamını tesis etmeye yönelik uygulamaları devam ettireceğiz. Piyasa gözetim ve denetimi ile piyasanın düzenlemesine yönelik uygulamaları sürdüreceğiz.

İhtiyaç durumlarında süt piyasasının regülasyonu uygulamasına devam edeceğiz. Üreticinin ve tüketicinin korunması, sürdürülebilirliğin sağlanması ve süt fiyatlarında istikrarın korunmasını sağlayacağız.

İfadelerine yer verilmiş…

16 yıllık iktidar deneyimine sahip bir siyasi partinin seçim bildirgesinde, tüketici haklarına yönelik daha fazla şeyler görmek istiyor insan.

AKP iktidarı döneminde, Avrupa Birliğine giriş süreci rüzgarı eserken açılan müzakere fasıllarından biri de AB tüketici hakları mevzuatı ile Türkiye’deki tüketici hakları mevzuatının uyumlaştırılması çerçevesinde, hazırlıkları yapılan ve 07.11.2013 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilen 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un yürürlüğe girdiği 28.05.2014 tarihinden bugüne kadar, birkaç defa değişiklikler yapılmış ve ne yazık ki bu değişiklikler tüketici aleyhine, rant çevreleri lehine olmuştur. Hadi oradan be atıyorsun dediğinizi duyar gibiyim. Hemen atmadığımı, ayağı yere basan bir açıklama yaptığımı aşağıda sıralayacaklarımla ifade edeyim.

6502 sayılı TKHK.nun 4.Md.nde “(3) Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemez. Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir.”  Şeklinde ifade edilmiş olmasına rağmen, 03.10.2014 tarih ve 29138 sayılı R.G.de yayımlanan Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usûl ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerini incelediğimizde;

Bu Kanun ve Yönetmelik yokken ihtiyaç kredilerinden kesilen DOSYA MASRAFLARI’nı geri alabiliyorken, bu kanun ve yönetmelikten sonra kredi tutarının binde beşi oranında dosya masrafı alınması yasal hale getirildi. Yine kredi kartlarından alınan yıllık kart aidatlarını geri alabiliyorken, “kart çıkaran kuruluşlar tüketiciye yıllık üyelik ücreti olmayan bir kart türü sunmak zorundadır” şeklindeki bir kelime oyunu ile kredi kartı yıllık üyelik ücretleri yasal zemine oturtuldu. Vadesiz hesaplardan Hesap İşletim Ücreti alınması hükmü, tüketici örgütleri tarafından Danıştay’da açılan dava sonucu iptal edilerek yürürlüğü durduruldu. Bu uygulamalar bile, yapılan düzenlemelerin Kanunun ruhuna uygun olmadığını ve tüketiciyi korumadığını söylesek, haksızlık etmiş olmayız.

6502 sayılı TKHK.nun Sözleşmeden dönme başlıklı 45. Md. (1)’nci fıkrasında Ön ödemeli konut satışında konut teslim edilinceye kadar  tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı 23.01.2017/29957 Say.R.G.de yayımlanan 684 No.lu KHK ile yirmidört aya düşürülmüş, sözleşme bedelinin %2’si kadar olan cayma bedeli, aynı KHK ile sözleşme tarihinden itibaren ilk üç ay için sözleşme bedelinin yüzde ikisine, üç ila altı ay arası için yüzde dördüne, altı ila oniki ay arası için yüzde altısına ve oniki ila yirmidört ay arası için de yüzde sekizine kadar tazminatın ödenmesini kademeli olarak artırmıştır.

(3)’üncü fıkrasında  Sözleşmeden dönülmesi durumunda, 90 (Doksan) gün olan (tüketiciye iade edilmesi gereken tutar ve tüketiciyi borç altına sokan her türlü belgenin) iade süresi, dönme bildiriminin satıcıya ulaştığı tarihten itibaren 23.01.2017/29957 Say.RG.684 No.lu KHK ile 180 (yüzseksen) güne çıkarılmıştır.

6719 sayılı Kanunla 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikle tüketicilerin yargı yoluyla elektrik faturalarından alınan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma vb. bedellerin tüketiciye geri iadesinin önü tıkanmıştır.

Bütün bunlar iktidarın, tüketici dostu olmadığını; rant çevrelerinin-finans kuruluşlarının lehine icraatlar yaptığını görmek gerekiyor. En basitinden, seçim arifesinde Merkez Bankası faiz oranlarını yükseltirken 3 devlet bankası konut kredilerinde faiz indirimine gitti. Neden acaba dersiniz? Bunun nedeni, satılamayan 6 milyon konut stoku olmasın sakın? Konut kredisi faizleri inip, konutlar satılınca bunun iktidara ne faydası olacak dersiniz? Bir tüketici olarak soruyorum. Finans kuruluşları, yurttaşların en çok kullandığı ihtiyaç kredilerinde faiz indirimine gitmiyor da, neden konut kredisi faizlerinde indirim yapıyor? Seçim yatırımı olarak değerlendirilebilir mi? Yorumu size bırakıyorum.    

Burada, seçim bildirgelerini bir kenara bırakıp TÜKETİCİLERİN “SEÇİM MANİFESTOSU”na yer vermek gerektiğini düşünüyorum.

Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Ankara’daki genel merkezinden 24 Mayıs 2018 günü yaptığı yazılı açıklama ile 24 Haziran seçimleri öncesi Cumhurbaşkanlığı adayları ve partilere tüketici taleplerini bildiren bir manifesto yayınladı. TÜDEF; “24 Haziran’da tüketiciler olarak oyumuzu tüketici haklarını en iyi karşılayan Cumhurbaşkanı adayı ve partilere vereceğiz” dedi. TÜDEF’in manifestosu şöyle: “Bilindiği üzere ülkemiz 24 Haziran’da, tarihinde önemi son derece yüksek olan Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçime gitmektedir. Türkiye’nin en büyük tüketici derneklerinin çatı örgütü olarak 24 Haziran 2018 seçimlerinde programlarında; ‘tüketici haklarına gereken önemi veren, tüketicinin yaşadığı sorunlarını çözecek bir duruş sergileyen aday ve partilerin hangileri olduğunu’ dikkatle izleyeceğiz. Bilindiği üzere, ‘tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını korumak, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek’ devletin esas görevlerindendir. Bu görev kadın, erkek, çoluk çocuk demeden, beşikten mezara 81 milyon tüketiciyi ilgilendirmektedir. Bu kapsamda tüm Cumhurbaşkanı adaylarından ve siyasi partilerden yaşamsal taleplerimiz var. 24 Haziran 2018’de oyumuzu bu taleplerimizi en kapsamlı bir şekilde karşılayacağına inandığımız Cumhurbaşkanı adayı ve partilere vereceğimizi duyururuz.

Tüketiciler olarak  Sayın Cumhurbaşkanı adaylarından ve siyasi partilerden taleplerimiz şunlardır:

- Evrensel Tüketici Haklarının, Anayasamızın 172. Maddesi’nin, Sosyal Devlet ilkesi’nin gereği yapılmalı ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un tam ve eksiksiz uygulanması sağlanmalı; bu çerçevede tüketici örgütleri güçlendirilmelidir.

- Her gün artarak çığ gibi büyüyen tüketici sorunlarının önüne geçmek için tüketici sorunlarına anında müdahale edebilecek, bu konudaki düzenlemeleri ve planlamaları yapabilecek tam yetkili, özerk bir Tüketici Üst Kurulu kurulmalı ve bu oluşumda tüketici örgütlerinin etkin temsili sağlanmalıdır.

- Tüketici derneklerinin üretim ilişkilerinde rolü artırılmalı, yetki ve sorumluluk sınırları genişletilmeli teşvik edilmelidir. Bu bağlamda tüketicinin evrensel temsil hakkının ve ekonomik demokrasinin sağlanması için başta; BDDK, EPDK, Rekabet Kurulu, RTÜK gibi üst kurullar olmak üzere toplumun genelini ilgilendiren tüm sosyal ve ekonomik kurul ve kuruluşlarda tüketicilerin etkin temsili sağlanmalıdır.

-Tüketicilerin mahkeme kapılarına gitmeden basit ve masrafsız olarak haklarını aramasını sağlayan Tüketici Hakem Heyetleri (THH)’ nin 1011 olan sayısının 211’ e düşürülmesi çalışmalarına son verilmeli; bu heyetlerin kapatılması yerine tüketici örgütleriyle birlikte ilgili yörelerde tüketici bilinçlendirilmesini sağlayıcı etkin çalışmalar yapılmalı ve bu heyetlerin acilen, çağdaş, modern bir işleyiş tarzına ulaşması sağlanmalıdır. Bu çerçevede kaldırılan “Tüketicinin ilamsız takiplerde THH’lere itiraz hakkı” tüketicilere yeniden tanınmalıdır.

- Tüketicilerin “Temel Gereksinimlerinin Karşılanması Hakkı” doğrultusunda tarladan mutfağa 4-5 kat artan mutfak enflasyonu mutlaka önlenmeli; et, ekmek, süt gibi temel gıda politikaları ve fiyatlarının belirlenmesinde tüketici temsiliyeti sağlanmalı; ithal et satışını önleyecek kapsamlı çalışmalar yapılmalı; Türkiye hayvancılığı, ülke ekonomisi, fiyat, kalite ve gıda güvenliğinin sağlanması için Et ve Süt Kurumu, eski Et ve Balık Kurumunun güç ve işlevine kavuşturulmalıdır. Asgari ücret yeniden düzenlenmeli; emeklilerimizin maaşları insanca yaşanılacak rakamlara ulaştırılmalı; bankalarca verilen promosyonlar hakkaniyetli bir biçimde yükseltilmeli; temel gereksinimlerini karşılayamayacak düzeyde olan her kişi ve aileye sosyo-ekonomik olanaklar sağlanmalı; işsizlik ve yoksulluk önlenmelidir.

- Yargıtay Kararları doğrultusunda, elektrikte milyonlarca tüketiciyi mağdur eden kayıp kaçak vb. bedellerinin tüketicilerden alınmasına son verilmeli; konu hakkında yasal düzenlemeler yapılarak geriye dönük alacakların vatandaşlara ödeneceği kamuoyuna açıklanmalıdır.

- Vergi adaleti sağlanmalı, herkesin gücüne göre vergi vereceği bir vergi düzeni getirilmeli; dolaylı vergiler asgari düzeye indirilmeli; akaryakıttan alınan olağanüstü yüksek vergiler düşürülerek akaryakıt fiyatları makul düzeylere çekilmelidir.

- Bankalarca tüketiciden haksız yere alınan milyarlarca ücret ve komisyonlar kaldırılmalı; buna olanak sağlayan Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’ un 4/3. Maddesi iptal edilmeli;12 Bankanın 21.08.2007 ve 22.09.2011 tarihleri arasında oluşturduğu kartel nedeniyle mağdur edilen tüketicilerin mağduriyeti giderilmeli; kartelleşmeyi önleyici etkin önlemler alınmalıdır.

- Aldatıcı, yanıltıcı ve istismar edici reklam, ilan ve tanıtımları engelleyecek önlemler alınmalı; tüketicilerin kullandıkları ürünlere ilişkin tam ve eksiksiz bilgilenme haklarını sonuna kadar gözetilmelidir.

- Piyasa Gözetim ve Denetimi çalışmalarının tüketicinin de temsil edildiği tek ve bağımsız bir çatı altında yapılandırılmalı; denetim sonuçlarının en az ayda bir düzenli ve ivedi olarak açıklanması sağlanmalı ve verilen cezalar, (hapis cezası dahil) caydırıcılık içeren ağırlıkta olmalıdır.

- Genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerin ithalatı, üretimi ve NBŞ lobisi önlenmeli; özelleştirmeler iptal edilerek Şeker Fabrikalarımız ihya edilmelidir.

- Çevre ve insan sağlığını tehdit eden baz istasyonları yaşam alanlarının dışına çıkarılmalı; doğanın dengesini bozacak insan sağlığına zarar verecek nükleer santrallerle, HES’lere izin verilmeyeceğine söz verilmelidir.

- Birleşmiş Milletlerce 22 Aralık 2015 tarihli Genel Kurul kararıyla revize edilen tüketici hakları çerçevesinde; “Bugünün ve gelecek neslin ihtiyaçları için gerekli olan mal ve hizmetlerin ekonomik, sosyal ve çevresel yönden sürdürülebilir olmasını” sağlayan “Sürdürülebilir Tüketim Hakkı” ve elektronik ticareti kullanan tüketiciler için “Diğer ticaret türlerine tanınandan daha az olmayan bir koruma düzeyinin sağlanması” ilkesi doğrultusunda, “Elektronik Ticarette Tüketicilerin Korunması Hakkı” ivedilikle yaşama geçirilmelidir.

 

BU MANİFESTODAN SONRA SÖYLEYEBİLECEĞİM TEK SÖZ “25 HAZİRAN” TÜKETİCİLERİN BAYRAMI OLSUN…

Kamu yararına dernek statüsünde olan TükoDer her zaman yanınızda...

 

Sorularınız için;

Salı-Çarşamba-Cuma günleri 10.30:16.30 saatleri arasında 4454487-4456700 numaralı telefonlardan ulaşabilir, [email protected] e-posta adresine yazabilirsiniz.

TükoDer Bilgi Platformu (İzmir) kullanıcı adıyla facebook, Instagram, Twitter, Linkedin hesaplarımız üzerinden siz tüketicilere hizmet vermeye devam etmekteyiz, bizi takip ediniz...

Bu yazı 1322 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar