Cem Şeker

Cem Şeker

İnşaat Mühendisi- Kentsel Dönüşüm Uzmanı

Depremle Yaşamak

07 Ağustos 2017 - 11:17

    Ülkemiz deprem acılarının birini unuturken, yeni depremler ve yeni acılarla yüzleşiyor. Depremler doğanın engellenemez bir gerçeği. Bu gerçekle eğitim ve donanım bakımından yüzleşmezsek, başka acılara gebe olarak yaşayacağız.
 
Merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan 17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de meydana gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğünde olan depremin yıkımı ve acıları hala silinmiş değil. Marmara Depremi'nden en çok etkilenen Kocaeli'nde 9 bin 477 kişi yaşamını yitirdi, 9 bin 881 kişi yaralandı. Depremde, 35 bin 180 konut, 5 bin 770 iş yeri yıkıldı ya da ağır hasar gördü. 40 bin 757 konut, 6 bin 57 iş yeri orta, 45 bin 86 konut ve 6 bin 128 iş yeri de hafif hasarlı olarak kayıtlara geçti.
 
    Ege Bölgesinde bulunan fay hatları 7,2 şiddetinde bir deprem oluşturma potansiyeli taşımakta. Deprem süresi uzadıkça yıkım etkisi artmaktadır. Ege Bölgesinde, Marmara ve iç Anadolu’da ki gibi uzun fay hatları olmaması, bu sürenin nispeten kısaldığını bize ifade eder. Aslına bakıldığında, gelişmiş ülkelerde 7,2 deprem şiddeti can ve mal kaybına neden olacak bir yıkım yapmaz. Ülkemizin eski yapıları, bu şiddette bir depreme direnç göstermekte zorlanacaktır.
 
    Marmara depremi sonrası yapılan en büyük icraat, 2012 yılında çıkarılan Afet Yasası oldu. Bu yasa çerçevesinde ülkemizde onbinlerce konut yenilendi. Yapı denetim ve yeni şartnamelerle nispeten dayanımlı konutlar yapılmakta. İnşaatın en önemli etkenleri; demir ve beton daha kontrollü imal ediliyor. Bu durumun vasatı bile 7,2 şiddetli bir depreme karşı koymaya yetecektir. 
 
    İzmir ve civarında Kentsel Dönüşüm, daha çok tekil bina seviyesinde yapılmakta. İzmir Büyük Şehir Belediyesi toplu dönüşümde Uzundere’de imalatlarına başladı. Diğer Kentsel Dönüşüm alanlarında ise hala müzakere ve proje aşaması sürdürülmekte. Merkezi Hükümetin yürüttüğü projeler ise yürümüyor. Bu süreçlerin daha sağlıklı yürümesi için merkezi idare ile koordinasyonun, biran önce sağlanması şart. İzmir, Türkiye’de ki birçok örneklerine kıyasen toplu dönüşümde daha zor bir yer olarak karşımıza çıkıyor. Gerek düzensiz ve küçük parsellerde büyük yoğunluklar, gerekse de siyasi çekişmeler açısından bu zorluklar aşılamıyor. Ülkemizin kısır siyasi çekişmelerine ve kişisel rantlara kurban edilmeyecek kadar önemli bir meseledir Kentsel Dönüşüm. 
 
Son aylarda İzmir’de bir deprem fırtınası* yaşıyoruz. Umarım ki bu depremler bölgede oluşan; 22 atom bombası şiddetinde yıkım oluşturacak bir enerjiyi bu şekilde azaltıyordur. Umut ve temenniler, bu mübarek günlerde yapabileceğimiz tek şey değil. Yetkililere bu konuda baskı yaparak da ileride yaşayacağımız üzüntülere çare aramış olacağız. 
 
*Deprem fırtınası ufak bir bölgede, genellikle birkaç gün ile birkaç hafta arasındaki bir süre içinde meydana gelen çok sayıdaki depremden oluşur. Bir fırtına oluşturan deprem gurubunda hiçbir deprem, büyüklük bakımından, diğerlerine göre, belirgin olarak, ön plana çıkmaz. Deprem fırtınalarının bir ana deprem ile bir ilişkisi de yoktur. Deprem fırtınalarının, çoğunlukla, küçük ve orta büyüklüklerdeki depremlerin meydana geldiği derinliklerde, kayaların içindeki kirik, çatlak gibi gözeneklerde yer alan akışkanların çevrelerine uyguladıkları basıncın artması sonucu meydana geldikleri gözlenmektedir.
 
    
 
 
    

 

Bu yazı 1675 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar