Ali Ağaoğlu Akıllı Olsun!

İzmir Fuarı açıldı; hem de ne açılış.
Aklınıza gösterişli bir açılış gelmesin. Yaşananlarıyla olay olan bir açılış oldu sadece.
Fuar demişken ‘nerede o eski fuarlar’ dediğinizi duyar gibiyim; ona da sonra değineceğim.
Açılışta protokol krizi yaşandı. İzmir’in milletvekilleri ve saygın isimleri yerlerini para baronlarına bıraktılar. 
Neden? Çünkü protokolü düzenleyen böyle istedi. 
Peki, onların yerinde kimler vardı? Ali Ağaoğlu ve yeni ithal yatırımcı şürekâsı! 
Sizin anlayacağınız İzmir Fuarı en dramatik açılışını yaşadı.
***
Uzun zamandan beri İzmir’e ‘İstanbul baskısı var, ithal sermaye geliyor, İzmir İstanbullaşıyor’ diye feryat ediyoruz. İzmirli durumdan hoşnut değil ki, kaçacak yeni yerler arıyor. 
Gelsinler. Gelmesinler dediğimiz yok. Ama bu şekilde değil!
Kentin en güzel köşelerine çöreklenen bu tayfa şimdi de en saygın koltuklarına çöreklenmeye hevesli.
Ancak açılışta hevesleri kursaklarında kalmıştır sanırım. Çünkü İzmir’in mebusları ‘İzmirli duruşu’ göstererek oradan ayrıldılar.
 ‘Canım sen de şimdi protokole mi takıldın?’ demeyin.
Mesele protokol, ön koltuk meselesi değil. Beni tanıyan bilir; protokol, ön koltuk vesaire sevmediğimi.
Mesele İzmir’in en güzel arazilerini parsel parsel ithal yatırımcıya satan zihniyetin, kentin onurlu mevkilerini de onlara pazarlamasıyla ilgili.
O yüzden şehrimize akın akın yürüyen bu sermaye tayfasına bir çift sözüm var: Akıllı olun!
***
Ali Ağaoğlu ve şürekâsı akıllı olsun!
İzmir sahipsiz değildir!
Bu şehrin bir kültürü var.
İyonya’dan bu yana medeniyetlerin beşiği olmuş bir kültür. Birlikte yaşamaya, ticaret yapmaya, üretmeye ve demokrasiye dayanan bir kültür. Senin rezidans yaptığın yerde Ceneviz var, Roma var, Osmanlı var. Türk’ü, Frenk’i, Levanten’i, Rum’u, Ermenisi var. 
Bu şehrin insanının bir adabımuaşereti var.  
Yabancı bir yere gittiğinde sormadan kimsenin yerine oturmaz. Kendisinden büyüklere saygılıdır. Gösterişi sevmez. Nasıl konuşacağını bilir. Oturmayı, kalkmayı senden öğrenecek değildir. Erkeği, imam nikâhıyla üç kadın almaz. Sevdi mi tam sever! Kadını kimseden icazet almaz, özgürdür. Kimseye eyvallahı yoktur. İzmir’de işin özü insandır.
Bu şehrin bir geleneği var. 
Aynı fuarı gibi. İzmirli, kendi geleneğine sahip çıkmayı sever. Alışkanlıklarına, görüşlerine ve geçmişine müdahale edecek olursan seni asla kabul etmez. Öyle ki, içindesindir ama dışardan izler gibi izlemek zorunda kalırsın öylece İzmir’i. 
Yeniliğe açıktır İzmirli. 
Ama değerine sahip çıkanı, onu yücelteni sever. Yeni yeni icatlarla tavlayamazsın İzmirliyi. Hele Basmane’nin göbeğine ne idiği belirsiz bir rezidansı dikip, Kültürpark’ı rant çevresine sokarsan İzmirli de seni yerin dibine sokar. 
Bu şehrin bir saygısı vardır. 
Doğaya, canlılara, insanlara saygısı. Geçmişine ve geleceğine… 
Bu şehrin sivil toplumu, meslek erbabı, akademisyeni, sanatçısı, sporcusu, entelektüeli, mühendisi, esnafı, iyi-kötü bir medyası, hakkını arayan işçisi, köylüsü, kentlisi var. 
Sen oraya oturmadan önce onları temsil edenlerin oturduğu koltuklardır onlar.
***
İzmirli kültürüne ihanet etmez; edeni ise hiç sevmez.
Kime ve neye hizmet ettiğini bilmediği bir şeyi onaylamaz, istemez.
O yüzden İzmir’in yeni yetme sermaye tayfası; akıllı olacaksın!
İzmir’e aklınla ve yüreğinle geleceksin!
Sermayenle kentin en değerli arazilerine çökebilirsin ama bu kentin itibarlı mevkilerine öyle kolay kolay çökemezsin. Hele ki o mevkileri parayla asla satın alamazsın. İzmirli senin ne marka saat taktığınla, hangi model arabayla kaçtığınla ilgilenmez.
İzmirli öylesini sevmez, bağrına basmaz.
İzmirli olmayı, İzmirli gibi durmayı, İzmirli gibi bakmayı önce öğreneceksin. 
Sen İzmir’i ‘rant kapısı, İstanbul uydusu, satın alınacak yer’ olarak görmez; aklınla ve yüreğinle İzmir’e değer katarsan İzmirli sana kapısını açar.
Yoksa bir gün sen de o kurdeleyi ‘misafir’ gibi kesersin.