İNSANCIKLAR / DOSTOYEVSKİ


İyi ve nitelikli edebiyat ile tanışmak isterseniz Rus klasiklerini  okuyarak başlayabilirsiniz. Dostoyevski’yi okumak ve anlamak için biraz daha gençlik yıllarından ileriye gitmek gerekir zannımca.

Yazarın “Suç ve Ceza” bir ölümsüz eseri ise onu yazar olmaya yola düşüren ilk eseri de “İnsancıklar”dır. Dostoyevski,”İnsancıklar” ı yazdığı zaman henüz 23  yaşında idi ve onu okuyan Belinski (rus eleştirmen): yeni bir Gogol  doğduğunu Rus Edebiyat dünyasına müjdeleyecekti.

Kitabın konusuna gelirsek; iki akrabanın mektupları ile açılır ve roman boyunca mektuplar ile ilerler. Genç Varvara’ya karşılık yaşlı Makar Devuşkin.

Varvara, bir çiftçi ailesinin kızıdır. Çiftlik sahibi çiftliği satınca baba işsiz kalır ve iş bulmak amacı ile Petesburg’a gelir. Uzun süre iş arar bulamaz eldeki birikimler yavaş yavaş erir ve en sonunda ölür . Anne ile yalnız kalan genç Varvara, daha sonra bir akrabaları tarafından himaye altına alınır.  Romanın ilerleyen bölümlerinde akrabanın niyeti ortaya çıkacak, anne hastalanıp ölecek, Varvara evden ayrılıp dikiş dikerek yaşamaya çalışacak ama bir süre sonra yine paraya muhtaç kalıp Makar Devuşkin’in yardımları ile ayakta duracaktır.

Yaşlı Makar ise aslında uzaktan uzağa sevdiği bu  genç kadın için elindeki tüm imkanları kullanmaya çalışacaktır. Saraydaki memurlardan biridir ama aldığı maaş ona bile yetemez iken o tüm parasını Varvara için harcayacak, ekonomik sıkıntı, arkadaşlarının onun yoksulluğunu alay konusu etmesi ile de zor günler geçirecektir.

“İnsancıklar” roman kahramanı Makar’ın dünyasını anlatırken onun kaldığı pansiyondaki insanları da resmeder. Yazar, birbirinden yoksul insanların geçinebilmek için neler çektiğini size, oldukça canlı tasvir ederken Çarlık Rusyası’ nın o dönemdeki durumunu da gözler önüne serer. Saray her türlü zevk ve sefa içinde iken halkın yoksulluktan inim inim inlemesi – o kadardır ki daireye çalışmaya giden Makar ‘ın üstündeki ceketin düğmesi yoktur. Ayaklarındaki çizmeler delik deşiktir.- yokluk,sıkıntı,çaresizlik ,insanın sistemde köleleşmesi ve yaşamın acılar içinde son bulması.

Yazar, derin bir umutsuzluğu öylesine akıcı bir dille anlatıyor ki, siz roman boyunca derin bir kederden kurtulamıyorsunuz.

Romanda Makar’ın Varvara’ya yazdığı bir mektuptan can alıcı bir cümleye gelirsek,

“Varlıklılar, yoksulların kötü talihlerinden yakınmalarını pek sevmezler. Rahatsız eder onları bu, canlarını sıkar! Yoksulluk genellikle can sıkıcı birşeydir onlar için zaten. Aç iniltiler uyumalarını mı engelliyor dersiniz” (syf.126)

Dostoyevski: “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık”der. İşte “İnsancıklar” Gogol’ un “Palto” öyküsüne de bir selam göndermeyi unutmuyor.

Benim roman boyunca aklıma hep Nazım’ın “Büyük İnsanlık” şiiri geldi. Bu büyük romancıya, bizim büyük Şairimizle biz de selam gönderirsek;

“Büyük insanlığın toprağında gölge yok

Sokağında fener

Penceresinde cam

Ama umudu var büyük  insanlığın

                      Umutsuz yaşanmıyor”

                             Nazım Hikmet

Nüket Ceylan

Yazar:Dostoyevski

Çeviren:Ergin Altay

İletişim yayınları 157 syf