Kurultay Salonu'na Kısa Bir Bakış


CHP’nin 36. Olağan Kurultayı, sona ermesine saatler kala Parti tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak yerini çoktan aldı.

Muharrem İnce, yaptığı adaylık konuşmasıyla gerek salondaki gerekse de ekranları başındaki partililerin gönüllerini kazanmıştı. Ancak başvuru imzalarıyla ilgili Divan Başkanı Yılmaz Büyükerşen’ ın açıklaması henüz bitmemişken yaptığı çıkışla bu sempatiyi büyük oranda tersine çevirdi. Atacağı agresif bir adımın seçim sonucunu değiştirmeyeceği ortadayken böyle bir son hamlenin olması salon dışındaki rakiplere de malzeme verilmesine neden oldu. Kemal Kılıçdaroğlu verdiği dilekçeyle, mükerrer imzaların İnce lehine silinmesini talep etti. İnce'nin yaptığı bu çıkış salondaki ılımlı havayı ve sempatiyi tersine çevirmekten başka bir şeye yaramadı. Oysa imza süreciyle ilgili rahatsızlıklarını daha farklı bir yöntemle dile getirmesi uzun vadede siyasi manevra alanı olarak da elini güçlendirebilirdi.

Kurultayın kazanan ve kaybedenlerini önümüzdeki günlerde uzun uzun basında takip etme şansı bulacağız. Bunların yanında, 36. Kurultay’da en kötü notu Divan Heyeti ve organizasyonu yapan ekip almıştır.

Divan’ın yanlış uygulamaları ve süreci doğru yönlendirmekten uzak oluşu Kurultayı'ı takip eden herkes tarafından eleştiri konusu oldu.

Bunun yanında salonda oluşacak yoğunluğun, organizasyonu düzenleyen ekip tarafından öngörülemediği ve bu yoğunluğun doğru yönlendirilip yönetilmediği de ortadaydı.

Adayların gelişi güzel seçim çalışması yapması, aday standartları için uygun bir alan tahsis edilmemesi Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu seçimleri öncesi salonda tam bir kaos ortamı yaşanmasına neden oluyor.

Ayrıca kulis olarak belirlenen kapalı alanlarda sigara içilmesinin önüne geçilememesi de çağdaşlığı benimsemiş bir partinin kurultayına yakışmayacak manzaralar ortaya koyuyor.

2019 seçimleri öncesi CHP son kan değişimini de yapıyor. Kurultay’ın ardından oluşan tabloyu ve CHP tabanının olası reflekslerini de bir sonraki yazıda paylaşmak üzere şimdilik müsaade.