ABD İLE VİZE KRİZİ DERİNLİĞİ


ABD İLE VİZE KRİZİ DERİNLİĞİ

 

Son zamanlarda gündemde olan ABD ile Türkiye krizi gitgide derinleşmeye devam etmektedir. Ancak derinleşen bu krizin birdenbire ortaya çıkmadığı, bunun bir kronolojik sırayla olduğu görülmekedir. Nedir bu olaylar bakacak olursak; ilk olarak 15 Temmuz darbe girişimi ve ABD’nin FETÖ tarafına daha yakın göründüğü ve bu olaya bakışı, ikincisi geçen hafta Irak’ta yapılan referanduma ABD'nin yine sessiz kalışı, üçüncüsü Rıza Sarraf olayıyla başlayan ve eski ekonomi bakanına kadar uzanan tutuklama talebi olayları ve son olarak da Türkiye’nin son zamanlarda Rusya ve İran ile kontrolsüz yakınlaşması ABD ile köprülerin tamamen atılmasına sebep olmuştur. Aslına bakıldığında tarih boyunca müttefiğimiz olduğunu iddia ettiğimiz ABD ile zaman zaman krizler yaşadığımız hep görülmüştür, fakat bu kadar derinlemesine bir krize daha önce pek rastlanılmamıştır. Baktığımızda ABD'nin bölgeye bakışı gitgide değişirken Türkiye ile arasındaki makas da açılmaya başlamıştır. Çünkü ABD kürt politikasını Türkiye'den daha uzak ve kürt halkına daha yakın bir politika geliştirmektedir. Bunlarla beraber bir de her iki ülkenin kendi iç politikalarındaki istikrarsızlıklar dış politikalarına yansımaya başlamıştır. Şöyle ki ABD başkanının kendi ülkesi içinde ilk icraatı olan ülkeye müslümanların girişini yasaklayan maddeyi imzalaması ve yüksek yargıdan bunun iptali ile başlayan kararı ve bununla beraber medya ile başlayan ters düşmesi, bizim ülkemizde de cumhurbaşkanının yargı ve medya üzerindeki baskısı ile başlayan gerilimler iki ülke arasında benzerlik olarak bir lider sorunu olduğunu da ortaya koymaktadır. Son vize krizinde ortaya başka bir ayrıntı çıkmıştır ki o da şudur; ABD yetkilisi diyor ki bizim büyük elçiliğimizde görev yapan bir memuru sadece işini yapmasına rağmen FETÖ olaylarında dışarıya bilgi sızdırdı diye tutukladınız ve aynı zamanda avukatlarla görüşmesini engellediniz. Ancak ortada bir suç ispatı yok, biz sizin ülkenizdeki hukuk sistemine inanmıyoruz dedi. Ama aynı olayın başka benzeri bizim ülkemizde bunun gibi suçu ispatlanamamış binlerce akademisyen, gazeteci, memur ve masum insanlar tutuklandı. Aynı ABD bir tane görevlisi için ortalığı ayağa kaldırırken bizimkilere kılını kıpırdatmadı. Bütün bu olaylara baktığımızda Türkiye'nin bir takas politikası daha doğrusu tutsak politikası izlediği görülmektedir. Sen benimkini tutukladın ben de seninkini tutuklarım, sen beni ülkene sokmazsan ben de senin ülkene girmem der gibi söylemlerle cevap vermeye devam etmektedir. Ama özellikle batı ülkeleri ile restleşirken onların kaybı ile kendi kaybını doğru orantıda hesaplayamazsan bunun bütün hesabını sivil mahsum vatandaşlar ya vergilerle ya da canıyla ödemeye devam eder.