DEPREM NEDENİYLE DEVLETE AÇILACAK DAVALARDA SON GÜN


Daha önce paylaştığım 17 Mayıs 2021 tarihli yazımda, depremin meydana getirdiği zararların artmasını engellemenin idarenin sorumluluğunda olduğunu, gerek binanın yapımı gerek ruhsat verilmesi gerekse bu aşamalar sonrasında depreme dayanıklılığının test edilmesi noktasında gerekli denetimleri yapmayan Belediye ve Bakanlıkların, depremde oluşan zararlardan sorumlu olduğunu belirtmiştim.

Daha önce de bahsettiğim gibi, deprem nedeniyle yıkılan veya sonrasında riskli yapı olduğu saptanıp yıkılması zorunlu olan binaların bedelleri, sorumluluğu bulunan belediyeler ve bakanlıklardan dava yoluyla talep edilmelidir. Ancak, bu dava sürecinde hukuk usulüne ilişkin birçok püf nokta bulunmakta olup, bunlardan en önemlisi “zamanaşımı” hususudur.

İdare tarafından verilen zararların karşılanmasında zamanaşımı hususu, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 13’te düzenlenmiştir. Buna göre, idarenin zararı karşılaması, zararın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse, bu hak zamanaşımına uğrayacaktır.

Afet nedeniyle idari kurumlara açılan tazminat davalarının sonuçları incelendiğinde, genel olarak yerel mahkemelerin 1 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş başvuruları barındıran davaları reddettiği, Danıştay’ın ise aksi görüşte olup 5 yıl içerisinde de bu başvuruların yapılabileceği kanaatiyle kararları bozup yerel mahkemeye geri gönderdiği görülmektedir. Davalar yerel mahkeme aşamalarını geçip Danıştay’a varabildiğinde bu husus nedeniyle dosyaların bozulup geri gönderilmesi ve yerel mahkemede yeniden görülmesi, davaların yıllarca sürmesine neden olmaktadır.

Dolayısıyla, depremin yıl dönümü olan 30 Ekim 2021 tarihi, sonuçları daha hızlı alınacak bir tazminat davasının son günü anlamına gelmektedir.

Av. Aleyna Güler