CHP'li Erol'dan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrı!

CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, 24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ'da meydana gelen 6.5 büyüklüğündeki deprem sonrası "afet bölgesi" ilan edilmesi için yaptıkları çağrılara karşılık, yasada böyle bir tanımın olmadığının söylendiğini aktardı.


CHP'li Erol'dan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrı!

Erol, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, "Bugün nasıl Rize’deki sorunların çözümüyle ilgili ‘afet bölgesi’ ilan edilmesine yönelik bir irade koyduysanız o iradeyi Elazığ için de koymanızı biz sizden beklerdik. Elazığ’a müfettişler, heyetler gönderin. Bakanlarınızı, milletvekillerini gönderin, Elazığ’da sorunları tespit etsinler, en azından bundan sonra yaşanan sorunlarla ilgili Elazığ’da da; Karadeniz’de Güneysu’daki iradenizi istiyoruz" diyerek çağrı yaptı.

Rize'de yaşanan sel felaketinin ardından CHP Heyeti ile birlikte bölgeye giderek inceleme yapan CHP Milletvekili Gürsel Erol, bugün memleketi Elazığ'da basın toplantısı düzenledi. Erol, sel felaketinde yaşamını yitiren yurttaşlara "Allah'tan rahmet", yakınlarına başsağlığı diledi. 

Erol, 24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ’da meydana gelen depremi anımsatırken, “Depremden sonra ne oldu, Elazığ’ın mağduriyetleri konusunda, o gün biz toplumu nasıl bilgilendirmiş, neler talep etmiştik, bu sorunların çözümüyle ilgili önerilerimiz neydi, aslında bir hatırlatma yapmak istiyorum. Deprem sonrası ilin 5 milletvekili hükümet, Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı, ilimizin belediye başkanı, çevre illerden gelen belediye başkanları, AFAD sorumluları, emniyet teşkilatı mensupları, jandarma mensupları, sivil toplum örgütleri, vatandaşlarımız… Türkiye’nin 81 vilayetinden 82 milyon yurttaşımızın ortak acısına dönüşen Elazığ Depremi’ni kriz yönetimi olarak hepimiz bir başarı olarak görmüştük” dedi.

"O GÜN 'YASADA BÖYLE BİR TANIM YOK' DİYENLER BUGÜN ASLINDA NE DİYECEKLER DİYEREK BUNLARI HATIRLATMAK İSTİYORUM"

Deprem sonrası hükümete önerilerde bulunduklarını hatırlatan CHP’li Erol, “Bundan sonraki sürecin planlanması, devletin vatandaşı sahiplenmesi, vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi, mülkiyet haklarının korunması, yurttaşlık haklarının korunması gibi birtakım önerilerde bulunmuştuk. O gün bizi suçlayanlar, ‘bunlar nereden çıktı’ diyenler, o gün ‘yasada böyle bir tanım yok’ diyenler bugün aslında ne diyecekler diyerek bunları hatırlatmak amacıyla gündeme getirmek istiyorum” diye konuştu.

"KANUN 1959 YILINDA ÇIKMIŞ, YETERLİ BİR KANUN DEĞİLDİ"

Erol, depremin ardından sorunların çözümü için herkesin katkı verdiğini ifade ederken, şöyle konuştu:

“Biz ilk günden beri yaptığımız açıklamalarda, Meclis’te yaptığımız konuşmalarda da araştırma komisyonu kurulması için verdiğimiz önergelerde de hep şunu söyledik: Depremde, can kayıplarımız, mal kayıplarımız oldu ama süreç doğru planlanmazsa, doğru yönetilmezse vatandaşlarımızın ve mağdur olan insanlarımızın haklarının korunmasına yönelik mevcut kanunla bir şeyler yapılmak istenirse bu kanun vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüyle ilgili yeterli bir kanun değildir. Bu tür afetler karşısında 7269 Sayılı bir Kanun var. O 7269 Sayılı Kanun, 1959 yılında çıkmış, bu kanun yeterli bir kanun değildi. Bununla ilgili örnekler verdik.”

"ERZİNCAN DEPREMİ'NDE 'AFET BÖLGESİ' İLAN EDİLDİ"

Erzincan’da 1992 yılında yaşanan bir depremi örnek olarak verdiklerini söyleyen CHP’li Erol, şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanı, Allah rahmet eylesin Turgut Özal, Başbakan, yine Allah rahmet eylesin Süleyman Demirel, o bölgede yaşanan sorunun çözümü için ‘afete maruz bölge’ kararı aldılar, Bakanlar Kurulu kararıyla. Tek başına ‘afete maruz bölge’ ilan edilmesi de yeterli değil. Afet maruz bölge ilan edilmesinin şöyle bir avantajı var, siz afetle ilgili sorunların çözümü ile ilgili vatandaşların mağduriyetinin giderilmesiyle ilgili, sürecin planlanması, belediye gelirlerinin artması, çalışan memurların mesai saatlerinin verilmesinden… Aklınıza gelebilecek devletin, kamunun bütün yardımlarından, haklarından vatandaşın yararlanmasıyla ilgili süreci planlayan bir yetki veriyor ve Erzincan Depremi’nde bu yaşanmıştı.”

Elazığ’da yaşanan depremin ardından ‘Afet bölgesi’ ilan edilmesi gerektiğini dile getirdiklerini söyleyen Erol, şöyle devam etti:

‘AFETE MARUZ BÖLGE İLAN EDİLİRSE BİR TEK ÇİVİ ÇAKILMAZ’ DİYE SÖYLEMLERDE BULUNDULAR: O zaman ilimizin milletvekilleri, bakanlar, kalktılar dediler ki, ‘kanunda böyle bir şey yok’, hatta ilimizin belediye başkanı, ‘afete maruz bölge ilan edilirse bir tek çivi çakılmaz’ diye söylemlerde bulundular. Ben şimdi buradan Elazığ kamuoyunu bilgilendirmek için huzurunuzdayım. Ben bir haftadır Karadeniz’deyim. Önce Giresun’un Dereli ilçesine gittim. Biliyorsunuz sel felaketi olmuştu. Orada hükümetin neler yaptığını, TOKİ aracılığıyla vatandaşın mağduriyetinin nasıl giderildiğini, şehrin yeniden nasıl planlandığını izlemek için bu konuda bir fikir sahibi olmak için Dereli’ye gittim. Gerçekten devlet orada varlığını göstermiş, ilçenin yeniden planlanması, sorunların çözümüyle ilgili yeni bir sistemin kurulmasına yönelik orada devlet üzerine düşeni yapmış.

DEMEK Kİ CUMHURBAŞKANI 'MÜJDE' OLARAK 'BURASI AFET BÖLGESİ İLAN EDİLDİ' DİYEBİLİYOR: Oradan Güneysu’ya geçtim. Sel felaketi oldu. Hem orada ailelere başsağlığı diledik hem sel felaketinden etkilenen evleri, köyleri, ilçeleri gezdik, yerinde inceledik. Ama inanın ben Dereli’yi, Güneysu’yu görünce, yapılan TOKİ’nin evlerini, metrekarelerini, fiyatlarını, şehrin gelişimini görünce bir kez daha anladım ki Elazığ sahipsiz bir şehir. Bunu üzülerek söylüyorum. Çünkü bugüne kadar yalan, dolanla siyaset yapanlar vatandaşın duygularını sömüren, yalan söyleyenler, kanunları bile farklı yorumlayanlar Cumhurbaşkanının Güneysu’da yaşanan sel felaketinden sonra ilin milletvekillerinin ve şu anda Güneysu’da görevlendirilen bakanların bilgisi dahilinde, teklifi doğrultusunda ‘burada afet bölgesi ilan ediyoruz’ dedikten sonra ben Elazığ’da siyasetçilere soruyorum, sizin Elazığ’da yarattığınız gücün, desteğin de sonucu Elazığ’ın mağdur edilmesi. Demek ki ‘afet bölgesi’ ilan edilebiliyor. Demek ki Cumhurbaşkanı müjde olarak ‘burası afet bölgesi ilan edildi’ diyebiliyor.

HALA ELAZIĞ'DA İNSANLAR KONTEYNERLERDE YAŞIYOR: Güneysu’daki mağduriyet ile Elazığ’daki mağduriyeti değerlendirin. Elazığ’da yaşanan mağduriyet, mal, mülk kaybı Güneysu’da yaşanan mal ve mülk kaybının en az 10 katı. Burası daha sorunlu bir kent, hala yıkımlar devam ediyor. Hala orta hasarlı binalar zaman zaman ağır hasarlı binaya dönüştüğü için yıkımlar devam ediyor. Hala Elazığ’da köylerde temeli atılmayan binalar var. Hala insanlar konteynerlerde yaşıyorlar. Bu karda, kışta iki kışı geçirdiler. Bu sıcaklarda o konteynerlerde yaşıyorlar. Köylerde evleri yok, hala çadırlarda yaşıyorlar. Kurası çekilen evlerin hala anahtarları verilmedi. Anahtarı verilen evlere hala ne ödeneceği belli değil. Kentsel dönüşüm adı altında projelendirilen alanlarda vatandaşların sağlam evleri başlarına yıkılıyor. Elazığ’da inanılmaz bir mağduriyet var.

ERDOĞAN’A SESLENDİ “ELAZIĞ'DA DA KARADENİZ'DEKİ İRADENİZİ İSTİYORUZ”: Bu kentin değerleri üzerinden siyaset yaptığını sananlar cesaretleri varsa Gazi Caddesi’nde gezsinler, Cumhurbaşkanı’nın Rize için teklif ettiği ‘afet bölgesinin’ Elazığ’da niye uygulanmadığı konusunda vatandaşlara hesap versinler. Buradan Cumhurbaşkanı’na da seslenmek istiyorum, bu ülkenin bir milletvekili olarak sesleniyorum, Cumhurbaşkanı, bir devletin başkanıdır, bir Cumhurbaşkanı yalnızca bir bölgeye karşı kendini farklı sorumlu hissedemez. Bir Cumhurbaşkanı Türkiye’de yaşayan 84 milyon yurttaşımızın hakkını, adaletini ve anayasal yurttaşlık hakkını korumakla sorumludur. Bugün nasıl Rize’deki sorunların çözümüyle ilgili ‘afet bölgesi’ ilan edilmesine yönelik bir irade koyduysanız o iradeyi Elazığ için de koymanızı biz sizden beklerdik. Elazığ’a müfettişler, heyetler gönderin. Bakanlarınızı, milletvekillerini gönderin, Elazığ’da sorunları tespit etsinler, en azından bundan sonra yaşanan sorunlarla ilgili Elazığ’da da Karadeniz’de Güneysu’daki iradenizi istiyoruz.