Bayram değil seyran değil: Fukuyama bizim SİHA’ları yazdı

Amerikan siyaset 'uzmanı' Fukuyama çok da uzmanı olmadığı bir konuda yazdı, SİHA'ların dengeleri alt üst ettiğini söyledi, Türk Drone'larını övdü.


Bayram değil seyran değil: Fukuyama bizim SİHA’ları yazdı

Francis Fukuyama ismini bilmeyen pek azdır. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra tarihin sona erdiğini “müjdeleyen” bir siyaset bilimcisi. Kendisi son dönemlerde bağlı olduğu liberalizm ekolünden kopmasa da örneğin ABD müdahalesinin Irak’a örnek bir demokrasi getirmediğini söyleyebilecek aşamaya gelmiştir. 5 Nisan günü American Pupose adlı internet sitesinde kaleme aldığı “Droning On in the Middle East”1 (Orta Doğu’da Drone uçurmak)  makalesinde oldukça ilginç tezler ortaya sürmekte. 

Genel olarak silahlı insansız hava araçlarını (SİHA) ele aldığı yazıda doğrudan Türkiye’nin mercek alındığı görülüyor. Fukuyama, ilk başlarda insansız hava araçlarını ABD ve İsrail’den tedarik etmeye çalışan Türk Silahlı Kuvvetlerinin beklenen verimi alamaması üzerine Türkiye’deki savunma sanayii yapılanmasının bu alana yatırım yaptığını söylüyor. Sonra da özellikle yakın geçmişte Suriye İç Savaşı, Libya İç Savaşı ve Dağlık Karabağ Savaşı’nın kaderlerinin SİHA’lar tarafından değiştiğinden hareketle Orta Doğu başta olmak üzere çatışma durumu bulunan bölgelerde bu silahın belirleyici olacağının altını çiziyor. Yazının sonunda ABD Hükümetine ve savunma sanayii aktörlerine de mesaj vermekten geri kalmayan Fukuyama, bu teknolojik ürüne sahip ABD’nin satış yapmak için alıcılara bin dereden su getirten yaklaşımı bırakmasını salık veriyor.

SİHA'ların etkili olduğu örneklere dair küçük bir detay

Fukuyama’nın vermiş olduğu bilgiler genel anlamıyla yanlış olmamakla beraber bazı düzeltmeleri gerektiriyor. Elbette ilki bahsedilen operasyonların Ermenistan örneği dışında geleneksel ordulara karşı yapılmamış olması. Derme çatma, koordinasyonsuz ve hava desteği olmayan birliklere geleneksel ordu kabiliyetleriyle hava saldırısı düzenlemek askeri anlamda hiçbir dirençle karşılaşmayacağınız bir operasyon. Dolayısıyla bu tür operasyonlara gereğinden fazla stratejik önem atfetmek yapılacak analizleri yanıltma olasılığına sahiptir. Ayrıca Suriye’nin kuzeyindeki İdlib’in SİHA’lar tarafından kurtarıldığı iddia edilmiş. Yazar bu bakışıyla konunun çok daha karmaşık olduğunu görmezden geliyor. Emperyalizm içi dengeleri ve ABD-Rusya arasındaki ilişkileri yeterince iyi okuyamıyor.

Asıl akla gelen soru bu denli önemli bir ismin durup dururken neden böylesi bir yazı kaleme aldığı sorusu. Fukuyama sıradan bir yazar değil ve ABD’deki kimi çevrelerin bilgisi ve yönlendirmesi olmaksızın bu tür bir yazı yazmayacağını düşünmek gerekiyor. Rusya-Avrupa Birliği ilişkilerinde krizlerin ve net tavır alma sorunlarının yaşandığı, Montreux Antlaşmasının tartışmaya açıldığı bir dönemdeyiz. Bir de gündemimize yavaş yavaş giren bir Ukrayna gündemi bulunuyor. Yazının odaklandığı konu acaba Ukrayna sorunu olabilir mi? Belki de ısınan Karadeniz siyasetinde olası gelişmeler için bir sırt sıvazlaması? Ukrayna İç Savaşının dondurulduğu Ukrayna’nın doğu bölgesinde yaşanması muhtemel düşük ölçekli bir savaş öncesi Ukrayna Ordusunun da müşterisi olan Türkiye’ye örtük bir mesaj mı var acaba? 

Diğer bir konu ise ABD Hükümetine ve savunma sanayiine verilen “akılla” ilgili. Burada yazar ABD Hükümetine öğüt vererek yüksek teknoloji silahlarını diğer müşterilere satmakta tutuk davrandıkça “pazarın” düşük kaliteli de olsa “iş gören” ürünlerle dolduğunu belirtiyor. Yoksa ABD’nin de kendi üretimi SİHA’larını benzer çatışmalı bölgelerde aktif olarak kullandığını herkes biliyor.

Yazarın böylesi spekülatif bir yazıyı yazmasının ardındaki gerekçe ne olursa olsun, bizim ve içinde yaşadığımız “bölgelerdeki”  halkların geleceği adına kaygılarımızı artırması gereken bir yazı olduğu açık.