818. haftada Cumartesi Anneleri Nihat Aydoğan'ı sordu

Cumartesi Anneleri, koronavirüs salgını nedeniyle 818. hafta açıklamasını da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdikleri canlı yayınla yaptı ve Nihat Aydoğan’ın akıbeti sordu.


818. haftada Cumartesi Anneleri Nihat Aydoğan'ı sordu

818 haftadır fail meçhul cinayete uğrayan yakınlarının faillerini ve kaybedilenlerin akıbetini soran Cumartesi Anneleri, koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle bu haftaki açıklamayı da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi.

Sendika.org'un haberine göre, Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanması nedeniyle eylemlerini 82 haftadır İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde gerçekleştiriyordu. Koronavirüs salgınına rağmen eylemlerini sürdüren Cumartesi Anneleri, son 37 haftadır sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları canlı yayınlarla adalet taleplerine devam etti.

818. haftada kayıp yakınları, 30 Kasım 1994’te Mardin Midyat’taki evinden gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Nihat Aydoğan’ın akıbetini sordu.

Halime Aydoğan: “60 yaşına geldim hala arıyorum”
Bu haftaki açıklamada ilk olarak Nihat Aydoğan’ın eşi Halime Aydoğan konuştu.

Eşi Nihat Aydoğan’ın 26 yıl önce kaybedildiğini hatırlatan Halime Aydoğan, “Sabah evimize baskın yaptılar. Eşimi aldılar önce evde dövdüler. Ardından götürdüler. O gün bu gündür benim eşimden ne iz var ne ses var ne seda var ne kemikleri ne de mezarı var. Ben 60 yaşına geldim hala arıyorum. Hala bir iz bulamadım. Ne zaman bu kemikleri bulacağız?” dedi.

Aydoğan sözlerinin devamında devlet yetkililerine seslenerek şunları kaydetti:

“Kemikleri bulsam, bir mezara koysam, gitsem mezarı başında bir Fatiha okusam. Cuma günleri herkes ölülerine akşam yemeği çıkarıyor. Ben neyi çıkaracağım bilmiyorum ki. Ben devletten rica ediyorum. Artık bu kemikleri meydana çıkarsınlar, bizim de bir mezarımız olsun. Benim de çocuklarım bir cuma günü gitsin babalarının mezarına. 26 senedir ben hep bunu diliyorum.”

Nejbir Aydoğan: “Tek talebimiz adalet”
Halime Aydoğan’ın ardından kızı Nejbir Aydoğan söz aldı. İki yaşında iken babasının evden alınıp götürüldüğünü belirten Nejbir Aydoğan, şu an 28 yaşında olduğunu ve babasını hiç hatırlamadığını belirterek, “Babamın torunları oldu. Onlar da hiçbir zaman dedelerini göremeyecek. 26 senedir biz bu mücadeleyi veriyoruz. Ama elimizde olan bir şey yok. Biz sadece bir mezarımızın olmasını istiyoruz. Bir bayramda babamızın mezarına gidip çiçek bırakmayı istiyoruz. Tek talebimiz budur. Adalet bekliyoruz” dedi.

Bu haftanın açıklamasını ise Cumartesi İnsanları’ndan Birgül Şahin okudu.

“818 haftadır, devletin failleri koruma politikasını anlatıyoruz”
“818 haftadır, bu topraklarda yaşanan gözaltında kaybetme gerçeğine dikkat çekiyoruz. 818 haftadır, devletin kayıp yakınlarını görmezden gelme, suçun faillerini koruma politikasını anlatıyoruz. 818 haftadır, kayıp yakınlarının kuşaklar boyunca karşılaştıkları inkâra, adaletsizliğe, baskıya rağmen gerçeğe ve adalete ulaşmak için yürüttükleri ısrarlı mücadeleyi görünür kılmaya çalışıyoruz” diyen Birgül Şahin, sözlerinin devamında 26 yıldır devam eden inkâra ve cezasızlığa karşı üç kuşaktır kaybını arayan Aydoğan Ailesi’nin yaşadıklarını paylaştı

“39 yaşındaki Nihat Aydoğan Midyat/Doğançay köyünde yaşıyordu. Korucu olmak istemeyen Doğançaylılar üzerinde yoğun bir baskı vardı. 30 Kasım 1994 tarihinde sabah 05.00 civarı Aydoğan Ailesi’nin evi çok sayıda özel tim, asker ve korucu tarafından basıldı. Nihat Aydoğan dövülerek yataktan kaldırıldı. Elleri ve gözleri bağlı, kanlar içinde önce Midyat Jandarma Karakolu’na, daha sonra da Mardin Jandarma Merkez Komutanlığı’na götürüldü. Evde yaşanan şiddet o kadar ağırdı ki Aydoğan’ın çocuklarından birinin dili tutuldu, yıllarca konuşamadı. Resmi makamlar Nihat Aydoğan’ın gözaltına alındıktan 20 gün kadar sonra nöbetçi savcılığa sevk edildiğini ve ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakıldığını iddia etti. Ancak bu iddia hiçbir zaman güvenilir kanıtlarla desteklenmedi. Nihat Aydoğan’dan bir daha haber alınamadı.”

“Öldüyse mezarı nerede?”
Nihat Aydoğan’ın ölüm kaydının nüfus kütüğüne uzun yıllar sonra kaydedildiğinin hatırlatan Şahin, Aydoğan Ailesi’nin yetkililere sorduğu “Öldüyse mezarı nerede?” sorusunun cevapsız bırakıldığını söyledi.

Nüfus idaresine ölüm bildiriminde bulunan köy muhtarının, jandarma komutanının baskısı sonucunda gerçek olmayan bu bildirimi düzenlemek zorunda kaldığını itiraf ettiğini dile getiren Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“26 yıldır Aydoğan Ailesi’nin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Etkin bir soruşturma yürütülmedi. Aydoğan Ailesi, bölgede açığa çıkan tüm toplu mezarlar için Nihat Aydoğan’a ait kalıntılar da olabilir diye girişimlerde bulundu, dosyayı canlandırmaya çalıştı. İçinde Nihat Aydoğan’ın da olduğu Midyat kayıpları ile ilgili İHD aracılığı ile tekrar başvurular yapıldı. Yapılan başvurular üzerine Midyat Savcılığı bir fezleke hazırladı. Savcılık bu kişilerin kaybedildiklerine dair bilgi olmadığını iddia ederek dosyayı kapatılması talebiyle Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Dosya halen açık ve çeyrek asırdır gerçekleşmeyen adaletin tecellisini bekliyor.”

“Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz”
Nihat Aydoğan’ın gözaltında kaybedilişinin 26. yılında iktidarı ve adli makamları göreve çağıran Birgül, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Hukuk işletilsin, Aydoğan Ailesi’nin adalet talebi karşılansın. Nihat Aydoğan’ın akıbeti açıklansın. Onu kaybedenler üzerindeki cezasızlığa son verilsin. Nihat Aydoğan ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 109 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz.”