Sinbo direnişçisi işçilerden mektup var

Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) üyesi işçiler, ücretsiz izne çıkarılmalarıyla fabrika önünde başlayan eylem süreçlerini yazdıkları bir mektupla kamuoyuyla paylaştılar.


Sinbo direnişçisi işçilerden mektup var

Ferdi Çolak, Dilben Türker, Tamer Yılmaz, Hüsne Kuralay ve Kardelen Çelik, günlerdir Simbo fabrikası önünde hakları için direniyorlar. Bugün yazdıkları bir mektupla süreci ve taleplerini kamuoyuyla paylaştılar. 

İşçilerden gelen mektubun tamamı şu şekilde:

 

KÖLECE ÇALIŞMA KOŞULLARINA,
SENDİKAL FAALİYETE DÖNÜK SALDIRILARA,
ONUR KIRICI UYGULAMALARA KARŞI
EMEĞİMİZ, ONURUMUZ VE GELECEĞİMİZ İÇİN MÜCADELEYİ BÜYÜTELİM! 

İktidar, sermayenin çıkarları doğrultusunda çıkardığı yasalarla işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının daha fazla ağırlaştırılmasının önünü açmıştır. Patronlar işçileri, işbaşı kartını bastıkları andan itibaren kendilerine koşulsuz, şartsız biat eden köleler olarak görmektedir. İşçi ve emekçilerin, anayasadan, iş yasasından, medeni hukuktan doğan haklarını, kişilik haklarını hiçe sayarak, fabrikalarda keyfi uygulamalar hayata geçirmektedirler. Bu uygulamalarla fabrikalar adeta işçi toplama kamplarına dönüştürülmektedir.
Kişilik haklarına, örgütlenme hakkına, insan onuruna aykırı saldırılara ses çıkaran işçi ve emekçiler ise işten atma, baskı, mobbing, ücretsiz izin vb. saldırılarla ezilmek, sindirilmek istenmektedir. Sinbo patronu ve yönetimi de pandemi koşullarını fırsata çevirerek kölece çalışma koşullarını daha da ağırlaştırmıştır. Saldırılarını hayata geçirirken zorlanmamak için sendikalı işçileri hedef almışlardır. Sinbo patronu ve diğer patronlar işçilere dönük bu kadar rahat ve hoyratça saldırma gücünü ise sermayenin bir dediğini iki etmeyen iktidardan ve kağıt üzerinde yazılı kalan yasaların ihlali karşısında hiç bir yaptırımla karşı karşıya kalmamalarından almaktadır. Mevcut tablo göstermektedir ki, işçi lehine olan yasaların uygulanması, hak gasplarının son bulması, kölelik uygulamalarının kaldırılması ancak işçilerin örgütlü birliği ve fiili meşru mücadelesiyle mümkündür.

Kuralsız ve yasa dışı çalışma koşulları sonlandırılsın!
Sermayenin tek tek fabrikalarda hayata geçirdiği saldırıların tekil saldırılar olmadığı, sistemli ve planlı saldırıların parçası olduğu açıktır. Bu saldırıların en ağır biçimde görüldüğü fabrikalardan biri de Sinbo'dur.
Sinbo’da yasalara ve kurallara aykırı çalışma koşulları uzun süredir hayata geçirilmektedir. Sendikanın bir dizi müdahalesiyle kısmi düzeltmeler yapan Sinbo yönetimi, pandemiyi fırsata çevirerek eskisinden daha ağır dayatmaları hayata geçirmiştir. İşçilerin gece vardiyası dahil günde 12 saat çalıştırılması, bazı servislerde balık istifi gibi taşınması, makinaların ayarları ile oynanarak kısa zamanda daha fazla iş basılması, üç işçinin bakması gereken makinalara bir işçinin bakmak zorunda bırakılması, mobbing, işten atma tehdidi, pres makinalarının sensörlerinin iptal edilmesi vb. uygulamaları Sinbo’da gündelik ve olağan hale gelmiştir. Bunun üzerine pandeminin yarattığı sonuçlar eklenince fabrika, işçilere işkence kampına dönüşmüştür.

Hayata geçirilen kuralsız çalışma dayatmalarına karşı çıkan işçilere ise “kapı” gösterilerek, “işine gelirse çalış” denmektedir.
Pandeminin ilk günlerinden itibaren işçi sağlığı ve güvenliği adına hiç bir ciddi önlem alınmamıştır. Pandeminin ilk günlerinde göstermelik olarak yapılan ateş ölçümü dezenfektanlar dahi gelinen aşamada kaldırılmıştır. Pandeminin ilk günlerinden itibaren bir dizi işçide Covid-19 pozitif çıkmıştır. Gelinen aşamada pozitif olan işçi sayısı 200 aşmıştır. Pozitif vakaların büyük bir kısmı ise son 1 ayda yaşanmıştır. Pozitif çıkan işçilerin çalıştığı bölümlerde hiçbir önlem alınmadan, hatta temaslı işçilere test yapılmadan üretim devam etmektedir. Ustabaşları, şefler, işçi sağlığı uzmanı, işyeri hekim vb. de çarkların dönmesi için patron adına işçiler üzerinde baskı kurmakta, ihmallere göz yummaktadırlar.

Sendikal hakkın kullanımına dönük saldırılar ve diğer yasa ihlalleri son bulsun!
Tüm bu kuralsız koşullara sendikal hakkın kullanımının engellenmesi de eşlik etmektedir. Sinbo yönetimi daha önceki süreçlerde sendika üyesi olduğunu bildiği işçilere karşı işten atma saldırısını devreye sokmuştur. Gelinen aşamada sendika üyesi işçiler üzerindeki baskı arttırılmıştır. Sendika üyesi işçileri yıldırarak işten çıkmalarını sağlamak için ustabaşıları, şefler, fabrika patronu ve müdürlerin talimatıyla baskı ve tehdidi arttırmışlardır.
Ayrıca hayata geçirilen ücretsiz izin saldırısının koşulları fabrikada oluşmamıştır. Ne üretimde azalma olmuştur nede fabrikada genel karantina ilan edilmiştir. Sürekli olarak yeni işçi alımı yapılırken, üretim olağanın üzerinde devam ederken hayata geçirilen bu saldırı “bir hakkın kötüye kullanımı” anlamına gelmektedir. Tüm bu tablo göstermektedir ki Sinbo patronu sendikal hakların kullanımını engellemek için saldırmaktadır. Baskı ve zorbalığa ses çıkaran işçileri üretim alanından uzaklaştırarak, diğer işçilere “sizi de aç bırakırım” mesajı vererek sömürü çarkının sorunsuz dönmesini istemektedir. İlgili bakanlıklar ve bölge müdürlükleri ise bu ihlallere göz yummakta, şikayetleri “ bizim yapacak bir şeyimiz yok” diyerek örtbas etmektedirler. Bu tutumlarıyla patronların daha pervazsız davranması teşvik etmektedirler.

İşçi kardeşlerimiz, Sinbo işçileri;
Patronların dayattığı kölece çalışma ve yaşam koşulları kaderimiz değil. Bizler bu saldırıların karşısında örgütlü işçiler olarak durmadıkça daha ağır çalışma ve yaşam koşulları ile karşı karşıya kalacağız. Patronların bir dediğini iki etmeyen iktidar işçilerin örgütsüz ve dağınıklığından da güç alarak işçi ve emekçileri köleleştiren yasaları tek tek hayata geçiriyor. Tüm bu saldırıların karşısında durmak için birlik olmalı, haklarımız, geleceğimiz ve insanlık onuru için mücadele etmeliyiz.

Emeğimiz, onurumuz, geleceğimiz için işçi sınıfına dönük hayata geçirilen topyekün saldırılara karşı topyekün mücadeleye atılmalıyız. Sinbo önünde kurduğumuz direniş çadırıyla bizler mücadelemizi bir adım daha ileri taşıdık.

Tüm işçi kardeşlerimizi de ücretsiz izin saldırısına, kölelik dayamlarına, insan onuruna dönük saldırılara karşı her fabrikayı direniş alanına çevirmeye, örgütlenmeye mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz. Sorunlarımızı ancak böyle çözeriz. Haklarımızı ancak fiili meşru mücadele ile korur ve yeni haklar kazanabiliriz.

Başta işçi ve emekçiler olmak üzere tüm duyarlı kamuoyunu kölelik yasalarına ve saldırılara karşı dayanışmayı büyütmeye Sinbo önünde kurduğumuz direniş çadırını, sınıfımız adına güçlendirmeye davet ediyoruz.

Taleplerimiz;
- 7244 sayılı geçici yasa iptal edilsin, tüm çalışanlara iş ve gelir güvencesi sağlansın,
- Keyfi ve hiç bir hukuki dayanağı olmadan ücretsiz izin saldırısı ile karşı karşıya kalan üyelerimizin hak kayıpları giderilsin, ücretsiz izin uygulaması sonlandırılsın,
- Sendikaya üye olma hakkı başta olmak üzere sendikal haklara dönük yasadışı saldırılar son bulsun,
- Çalışma saatleri ve koşulları pandeminin açığa çıkardığı gerçekler üzerinden, işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri esas alınarak düzenlensin,
- Tüm çalışanlara fazla mesaiye kalmadan geçimini sağlayacakları ücret verilsin,
- Covid-19 pozitif çıkan bölümler başta olmak üzere tüm fabrikada genel karantina önlemleri alınsın, işçiler ücretli izne çıkarılsın,
- Yönetimin talimatıyla, ustabaşı ve şeflerin hayata geçirdiği, baskı, mobbing, tehditler sonlandırılsın,
- İlgili bakanlıklar ve birimleri fabrikaları denetleyerek görev ve sorumluluklarını yerine getirsinler. Patronların her türlü keyfi tutum ve dayatmasını örtbas etmekten vazgeçsinler.
SİNBO İŞÇİLERİ