Başka Bir Tarım Mümkün

Bornova'da taşından, toprağından, nefesinden ve şiirinden örülü yeni bir hayat yeşeriyor.


Başka Bir Tarım Mümkün

Umut ve hayallerini ortaya koyan bir avuç gönüllünün ilmek ilmek ördükleri bir proje bu: Bornova Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği. Bornova Belediyesi ile ortak gerçekleştirilen proje, 20 dönümlük bir araziyi kapsıyor. Daha önce motokrosyerlerin kullandığı bu alanın canlandırılması ve toprağının verimli hale getirilmesi işin en önemli ayağı. Doğanın tahribatıyla verimsizleşen toprağın özüne dönmesi salt bir tarım alanı yaratmak bakımından değil ekolojik dengeler bakımından da önemli. Bu bilinçle işe girişen Bornova Belediyesi Başkan Yardımcısı Avukat Ulaş Polat, belediye çalışanları ve tarım gönüllüleri doğaya saygılı ve ekolojik dengeyi gözeten bir anlayışın mimarları da aynı zamanda. 

 

İnsan doğal yaşamın bir parçası olabilmeli

 

Proje uluslararası alanda da önemseniyor. Bu kapsamda Almanya'dan gelen Benjanim Fischer toprağın canlandırılması üzerine aldığı eğitimi pratikleştiriyor burada. Bir süre çiftlikte gönüllü çalışmalara katılacak olan Fischer, bu projenin kendisini çok heyacanladırdığını belirtiyor. Motokrosçuların kullandığı ve toprağın öldüğü araziyi canlandırmanın önemine dikkat çeken Fischer, Almanya da ekoloji üzerine eğitim aldığını ve vahşi doğada ve doğal koruma alanlarında çalışmalar yürüttüğünü belirtiyor. 

 

Fischer "Asıl benim ilgim doğal yaşam ve insan yaşamının ayrıldığı değil keşiştiği noktalardır. Bunlar birlikte yürümeli ve insan doğal yaşamın bir parçası olabilmeli. Burda yapmaya çalıştığımız şey bu açıdan önemli. Tarım yaparken doğal yaşamla iç içe olacağız. Çeşit çeşit böcek, kuş, insan hep birlikte yaşayacak" diyor ve ekliyor: " Türkiye'ye ilk defa geldim. Böyle bir çalışma nedeniyle buraya gelmiş olmaktan mutluyum. Dünya ölçeğinde bir çok insan doğal tarım alanında bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu bizi uluslararası ölçekte bir araya getiriyor. Birlikte bir şeyler yaparak, empati kurarak bunu devam ettirmek ve burdan yeni bir yaşam ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.".

 

Ada Başar projenin genç mimarlarında. Genç ve dinamik yapısıyla projenin büyük emekçiliğni yapan Başar süreci şöyle özetliyor: "Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği  benim için aynı amaç için biraraya gelmiş insanların dünya için güzel şeyler yapmaya çalıştıkları bir yer. İnsan ırkı olarak dünyaya neler yaptığımızın ve alternatif yollar aramamız gerektiğinin farkına vardığım süreçte karşıma emek koyabileceğim bu proje çıktı. Baktım ki dahil oluvermişim". 

 

Ailesinden ve çevresinden yana şanslı olduğunu vurgulayan Başar, "Yegane yazlarını doğanın içinde geçirmeye çalışan şehirli bir ailenin çocuğuyum. Bir yandan da meraklıyım ve öğrenmeyi seviyorum. Farklı düşünceler ilgimi çekiyor. Doğal tarım, ekoloji, doğa severlik okumakla, araştırmakla, konuşmakla öğrenilecek şeyler olduğunu düşünmüyorum. Insanı ve bakış açısını var eden ve değiştiren şey deneyimdir. Bu konuda gençler teşvik edilebilir" şeklinde konuştu.


 

Sosyal belediyeciliğe çok güzel bir örnek

 

Gönüllülerden Esra Doğan burayı herkesin kendini ait hissettiği bir yer haline getirmek istediğini belirterek, gıdanın metalıktan çıkıp müşterek haline gelmesini önemsediklerini vurguluyor. Bu projenin Homeros Gıda Topluluğu olarak kalmasından çıkartıp daha genel bir alana yaydıklarını ifade ediyor  Doğan: "İlk etapta İzmir, orta vadedeTüm türkiyedeki ekoloji hareketine açık bir ortak proje haline getirmek istiyoruz. Bornova Belediyesi işin lojistik kısmında duruyor ve sosyal belediyeciliğe çok güzel bir örnek sergiliyorlar. Burdaki işleyişe müdahale etmiyorlar. Burası motokros alanıydı ve buradaki toprağın sürülmesi, makinelerin gelmesi gibi konularda Bornova belediyesi destek oldu. Araziyi de bize tahsis etti." diyor.

 

Projenin öncesine dair de bilgi vereren Doğan, proje fikrini belediyeye ileten Homeros Gıda Topluluğu olduğunu vurgulayarak gönüllülük esasıyla çalıştılarını, temiz gıdanın kentteki tüketiciye doğrudan ulaştırılması konusunda farkındalık yaratmaya çalıştıklarını ifade ediyor. Yatay hiyerarşiyi savunduklarını ve adil fiyat ilkelerini benimsediklerini söyleyen Doğan, "Temiz gıda bir hak olması gerekirken toplumun önemli kesminin alım gücünü aşmasından kaynaklı 'lüks' olmuştur. Toplulukta en sık tartışılan ve çözüm aranan sorun budur. Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği projesini bu hassasiyetle oluşturularak belediyeye sunuldu. Proje fikri belediye tarafından da benimsendi ve Yakaköy'de 20 dönümlük bir arazi tahsis edildi. Projenin önemli hedeflerinden biri o alanı herkese ait bir yer haline getirmek. Şu an proje tamamen belediyeye ait ve herkesin katılımına açık." dedi.

 

Müdahalesiz tarım mümkün

 

Çiftliğin en geniş anlamda toprağı işlemeden, ağaçları budamadan ve tarım ilaçları kullanmadan tamamen doğal tarım yöntemleriyle tarımsal üretimi hedeflediklerini vurgulayan Doğan, polikültür anlayışı benimsediklerini ifade ediyor. Biyoçeşitliliğe ve atalık tohumun korunmasına önem verdiklerine işaret eden Doğan, "Bu alanın orta vadede bir gıda ormanı halini alması ve müdahalesiz tarımın mümkün olduğunu göstermek en büyük hayalimiz" diyor.

 

Doğan sözlerini şöyle sürdürdü; "Buranın sadece müdahalesiz tarım yapılan br çiftlik olmamasını; gıdanın müşteriği, sosyal belediyecilik pratiği, katılımcı karar alma süreçleri, ekolojik tüketim alışkanlıkları ve benzeri konularda bilginin üretilip yayıldığı bir merkezi eş zamanlı olarak inşaa etmek istiyoruz. Zaman içinde gönüllülerden gelen talepler doğrultusunda düzenli eğitimler, atölyeler gibi etkinlikler yapmayı planlıyoruz. Bu etkinlikler herkese açık ve ücretsiz olacak." 


 

Kadın emeği her yerde

 

Diğer bir kadın gönüllü olan Güler Bulut, sosyal medya üzerinden haberdar olduğu bu projeye gönüllü olarak katılan kadınlardan. Sahada ve çeşitli etkinliklerle çalışmaları sürdürdüklerini ifade eden Bulut, "Kadın en başından itibaren tarımda yoğun olarak var. Zaten tarımın ortaya çıkışını kadına dayandırıldığına dair çok sayıda bulgu da söz konusu. Kadın emeği sadece tarlada değil, sonrasında, toplanan ürünün sofraya gelene kadarki yolculuğunda da mevcut. Günümüzde sanayileşen tarımda da böyle bu". 

 

Aileyi doyurmak, çocukları temiz ve düzgün beslemenin kadınların kaygıları arasında olduğunu vurgulayan Bulut, kadın emeğinin görünür kılınmasının önemine işaret ediyor. Bu projenin alternatif tarım yapma arayışı olduğunu belirten Bulut, "Kadın, erkek, genç, yaşlı iş ayrımı yapmadan her şeyi birlikte yapıyoruz.toprakla dostluk kurup, onu anlayıp, ona güvenerek iyi ürünler almak istiyoruz. Bunun ulaşılabilir ve ucuz olmasını önemsiyoruz." dedi.

 

Doğayı taklit ediyoruz

Seray Dönmezler de projenin en başından beri emekçilerinden. Eşiyle birlikte tükettikleri gıdaya özen gösterdiklerini belirten Dönmezler, ekoloji ve doğal tarımla uzun süredir ilgili olduklarını vurguluyor. Doğal tarımın doğanın dengesini bozmadığını, doğayı sömürmeden ve hoyratça kullanmadan yapılan bir tarım yöntemi olduğunu söyleyen Dönmezler, "Şu an dünyada ve Türkiye'de büyük oranda konvansiyonel tarım yapılıyor. Bol miktarda kimyasal zehir ve gübre kullanılıyor. Çoğunluklar tek bir alanda tek çeşit ürün yetiştiriliyor. Organik tarımda da bu mevcut. Kimyasal kullanılmasa da monokültür bir üretim var. Ama doğal tarım toprağı sürmden, gübre kullanmadan, birçok bitkiyi birlikte yetiştirerek kısacası doğayı taklit ederek ürün elde etme çabasıdır." diyor. 

 

İlk hedeflerinin sahadaki ölü toprağı diriltmek olduğunu söyleyen Dönmezler, bunun için yer örtücü bitkiler ve kendi ürettikleri kompostu kullandıklarını belirtiyor. Burayı herkesin gelip çalışıp bir şeyler öğrenebilecekleri bir merkez yapmak istediklerini ifade ediyor. 

 

Projenin yaygınlaşması için elimizden geleni yapacağız

 

Emrah Özgün projenin nasıl ortaya çıktığını şu sözlerle aktarıyor: "Son yerel yönetim seçimleri sonrası Homeros Gıda Topluluğu üyesi olan Ulaş Polat Bornova Belediyesi'nde tarımdan sorumlu belesiye başkan yardımcılığına getirildi. Görevi devraldıktan sonra topluluğu davet ederek tarımla ilgili bir proje yapmayı önerdi. Biz de bu projeyi önerdik.". 

 

Projenin isimler ve gruplardan bağımsız belediye ve gönüllüler tarafından yürütüldüğünü ifade eden Özgün, belediyenin projenin alt yapı ve lojistik desteğini sağladığını vurguluyor. Projenin geliştirilmesi için 10 günlüğüne Yunansitan'a gittiklerini belirten Özgün, "Doğal tarımın yaratıcısı Masanobu Fukuoka'nın öğrencisi ce Edessa Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği'nin kurucusu Panos Manikis'in yanına gittik. Kendisi projenin ciddiyetini ve gönüllülerin hevesini fark ettiği için bizi özel olarak davet etti. 10 günlük bir eğitim verdi. Ayrıca kendisi bundan böyle Bornova Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği'nin danışmanlığını yapacak" dedi. 

 

Projenin Türkiye ve dünyada yaygınlaşması için ellerinden gelenei yapacaklarını vurgulayan Özgün, gelecek nesiller için önemli bir deneyim biriktirdiklerini söyledi. 7 Aralık'da Türkiye çapında bir etkinlik yapacaklarını belirten Özgün, bütün ekoloji camiasını, çiftçileri, doğal tarım meraklılarını bu etkinliğe davet edeceklerini söyledi. Özgün, "Yapacağımız salon etkinliğinin ardından tohum toplarını hep birlikte toprakla buluşturacağız" dedi.