''Savaşla yaşamayı bilmek''

Yayınlanma: 10.01.2016 20:39 Güncelleme: 10.01.2016 20:39

Arif Çayan yazdı...

Medyaege, Egeden Dünyaya, Ege Politik, Magazin Ege ve Akmedya Haber siteleri imtiyaz sahibi gazeteci Arif Çayan, Diyarbakır Sur'daki çatışmaları yerinde gözlemledi. İzmirli gazeteciler Adem Nakçı, Mithat Umutoğulları ve Raif Bolat ile birlikte Güneydoğu gezisine çıkan Çayan, Diyarbakır Sur'daki çatışmaları, halkın, polisin ve askerin yaşadıklarını bizzat yerinde inceledi ve köşe yazısında anlattı. İşte o köşe yazısının ikincisi... Savaşla yaşamayı bilmek Bir önceki köşe yazımda belirttiğim gibi Doğu'nun Paris'i Diyarbakır, artık Türkiye'nin Bağdat'ı haline dönüşmüş durumda. Bölgedeki hareketlilik, çatışmalar, insanların yaşadığı korku tam manasıyla dram haline dönüşmüş durumda. Üç gazeteci arkadaşımla yerinde incelediğimiz bölgede dikkat çeken o kadar çok detay var ki... Bazıları gerçekten de insanın yüreğini burkacak cinsten... Poşete sarılan bebeklerden bahsederek başlamak istiyorum. İzmir'den de biliyoruz bazı dilenci manzaralarını. Basmane'de, Alsancak'ta dilenen Suriyeli sığınmacıları hepimiz biliyoruz. Mendil satan, çöplerden şişe, plastik gibi maddeleri toplayan küçük çocukları da biliyoruz. Burada yerel halkın bir kısmı bu hale düşmüş durumda. Sokağa çıkma yasağının 40. gününde maddi sıkıntılardan dolayı yağmurun ortasında bile dilenmek zorunda kalan insanlar gördük Diyarbakır'da. Kucağındaki bebeği yağmurdan ıslanmasın diye poşete koyan ve o halde dilenen insanlar... Bir başka ilginç detay da caddelerde trafik polisleri bile uzun namlulu silahlar taşıyorlar. Sur ve çevresinde asker ve polis lojmanları evlerinin camları ve balkonları alüminyum folyo ile kaplanmış. Evin ışıkları dışarıdan belli olmasın diye... Ve bu güvensizlik ortamı sokağa çıkma yasağının olduğu Sur içini aşmış durumda. Çevre mahallelerde de esnaf işyerini açamıyor; vatandaşlar mecbur kalmadıkça sokaklara çıkamıyor. Ancak bazı yerlerde ilginç olarak canlı müzik yapmaya devam eden barlar ve eğlence merkezleri de gözümüze çarpanlar arasında yer aldı. Sokağa çıkma yasağının 40. gününde, bugün İzmir'e döndük ve bölgedeki olayları yerinde inceleme şansımız oldu. Gözlemlerimden şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; oradaki olayların savaştan hiç bir farkı yok. Askerimiz, polisimiz ve bölge halkı ölümle yaşam arasında çok ince bir kıyıda bulunuyor.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız