Özcan Alper, EÜ İletişim'e konuk oldu

Yayınlanma: 16.12.2015 19:03 Güncelleme: 16.12.2015 19:03

İzmir- Rüzgârın Hatıraları Filminin Yönetmeni Özcan Alper ve Senaristi Ahmet Büke, Ufuk Tambaş’ın moderatörlüğünde EÜ İletişim Fakültesi’nin konuğu oldu.

Ege Üniversitesi (EÜ) İletişim Fakültesi İletişim Çalışmaları tarafından düzenlenen söyleşide; 11 Aralık 2015 tarihinde vizyona giren Rüzgârın Hatıraları isimli filmiyle Yönetmen Özcan Alper ve Senarist Ahmet Büke, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı Bölümü Öğretim Görevlisi Ufuk Tambaş moderatörlüğünde EÜ İletişim Fakültesi’nin konuğu oldu. EÜ İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen söylesiye birçok akademisyenin yanında öğrencilerde sorularıyla katıldı.    "Benim cevabım da sanki benim istediğim bir şey mi? "   Özcan Alper 11 Aralıkta vizyona giren Rüzgarın Hatıraları filminin 1943 yıllarında bir entelektüelin ayakta kalma çabasıyla başladığını söyledi. Alper, 1940 yıllarında yazarların, ressamların, şairlerin 2 dünya savaşı etkileri arasında kaldığını ve kendisinin de bunu anlatmak isteğini belirterek “Aziz nesin, Sebahattin Ali, Vedat Türk gibi isimlerin gerçekten aydın olma gibi bir özellikleri var. Bulundukları topraklarla, dünyayla bağ kurmaya çalışan farklı bir kuşak” dedi.    Filmlerinde Toplumsal olaylara bağ kursa da kişisel olana değindiğini söyleyen Alper, “ 3 filmimde de aynı şekilde ve hep istemsiz oldu mesela hep neden bu kadar ölüm var diye sorulduğunda benim cevabım da sanki benim istediğim bir şey mi? toplumun kendisine baktığında normal olmayan ölümlerle karşılaşıyoruz ve 3 filmimde de görüldüğü gibi doğru düzgün yas tutamıyoruz bir şekilde sistem yas tutulmasına izin vermiyor  bu da travmanın son bulmasını engelliyor” diye konuştu.   “Karamsar olmayın”   Ahmet Büke ise genç yönetmen ve senaristlere karamsar olmamaları gerektiğini ve öyle bir haklarının da olmadığını dile getirerek “ ben edebiyatı ya da sinemayı sadece çok sevdiğim için yapmıyorum bir görev olarak görüyorum; çünkü kaybettiğim arkadaşlarım var. Ben belki de onları kaybettiğim için hayattayım ve bu yüzden ben görev olarak görüyorum. Benim hiçbir zaman bir odam olmadı kalabalık öğrenci evlerinde yaşadım şimdide bir kahvehanede bana ayrılan bir köşede yazıyorum” dedi.  Söyleşi teşekkür dilekleri ve alkışlarla sona erdi.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız