'NATO tamamen tasfiye edilmelidir'

Yayınlanma: 18.02.2022 12:25 Güncelleme: 18.02.2022 12:25

Türkiye'nin NATO'ya üyeliğinin 70. yılı nedeniyle açıklamada bulunan Türkiye Barış Komitesi, 'NATO tamamen tasfiye edilmelidir' ifadesine yer verdi.

Türkiye Barış Komitesi, Türkiye'nin NATO üyesi olmasının 70. yıldönümü dolayısıyla "NATO'ya üyeliğin 70. yılı" başlıklı bir açıklama yayımladı. "Türkiye NATO’dan çıkmalı ve Türkiye’deki yabancı üsler kapatılmalıdır" ifadesine yer verilen açıklamada öne çıkanlar şöyle: "NATO, 1949 yılında emekçi sınıfların eşitlik ve özgürlük mücadelesine karşı ABD’nin öncülüğündeki 10 Batılı ülke tarafından kuruldu. 1982’ya kadar dört ülkenin, 1998’den sonra da Doğu Avrupa’daki eski sosyalist ülkelerden 14’ünün katılmasıyla üye sayısı 30’a yükseldi. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kapitalizmin Avrupa’da pek çok mevzi kaybetmesi NATO’nun kuruluşunu tetikledi ve NATO, soğuk savaş boyunca dünya kapitalizminin komünizme karşı savaş aygıtı olma misyonunu üstlendi. Bu süreçte NATO’nun en önemli işlevlerinden biri Sovyet askeri varlığına karşı bir kalkan oluşturmaktı. Öte yandan, Soğuk Savaş’ta mücadele ağırlıklı olarak ideoloji, siyaset ve sanat alanlarında ilerliyordu. Bu bağlamda NATO, özellikle ileri kapitalist ülkelerin içine dönük müdahaleyi merkezi ve kurumsal bir biçime kavuşturmak ve aynı zamanda ideolojik saldırılara destek olmak üzere askeri bir yapılanma sağlamak işlevini üstlendi. Bu amaçla örgütlenen Gladio yapılanması, kapitalist devletlerin içinde önemli bir yer kapladı. Üye ülkelerde karşıdevrimci bir yeraltı örgütü kurarak emekçi sınıfların iktidar mücadelesine müdahale etti. Emperyalizm tarafından teröre karşı faaliyet gösterdiği iddia edilen NATO’nun aslında kendisi bir terör örgütüdür. Başta İtalya’da düzenlenen pek çok katliam olmak üzere, Türkiye’de 12 Eylül’e giden süreçte aydınların katledilmesi, Alevilere dönük katliamlar, çeşitli sabotaj ve kundaklamalar da NATO kaynaklıdır. Kanla gelen üyelik Emperyalizmin safında yer alan dönemin hükümeti, burjuvazinin de çıkarları doğrultusunda NATO'ya üyelik için ilk resmi girişimini 1950 yılında Adnan Menderes liderliğinde yaptı. Bu süreçte adeta bir “diyet” ödeyen Türkiye, emperyalizmin ve ABD’nin çıkarları için kendi yurttaşlarını feda etmekten çekinmedi. ABD'nin işgal girişimine destek vermek üzere 5 binden fazla asker, Adnan Menderes hükümeti tarafından Kore'ye gönderildi. Kore'ye gönderilen Türk askerlerinden 741'i hayatını kaybetti, 2 binden fazla asker yaralandı. Türkiye emperyalizm adına verdiği bu kayıpların ardından 18 Şubat 1952'de NATO'ya resmen üye oldu. Benzer bir üyelik sürecini komşumuz Yunanistan da yaşadı. Kore Savaşı’na aktif katılımının ardından Türkiye ile aynı tarihte NATO üyesi oldu. Türkiye Soğuk Savaş boyunca NATO’nun tümleşik bir parçası olmaya devam etti. Türkiye'nin de emperyalizmden yana bir tarafı olduğu 1962 füze krizi, Soğuk Savaş döneminin sıcak savaşa yaklaşılan en kritik uğraklarından biri oldu. Soğuk Savaş’ın ardından da NATO için işlevlerini sürdüren Türkiye, Yugoslavya’nın bombalanması sürecinin fiziksel bir parçası olmakla kalmadı, antikomünist ideolojik saldırıların hem alıcısı hem de taşıyıcısı konumunu üstlendi. NATO ve emperyalizm politikaları 21. yüzyılda da Türkiye dış siyasetinin ve Türkiye-ABD ilişkilerinin büyük bir belirleyeni olmaya devam etti. Resmen NATO çerçevesinde yürütülmese de NATO’nun da bir parçası olduğu ve NATO üyesi ülkelerin öncülüğünde kurgulanan Afganistan’a yönelik uluslararası operasyon, Türkiye’nin de kendisini gösterme çabasına girdiği ikinci bir Kore haline geldi. 2021 yılında ABD askerlerinin Afganistan’dan çekilmesi ve Taliban’ın yeniden kontrolü ele geçirmesi sonrasında trajediyle sonuçlanan Afganistan müdahalesi, NATO ve emperyalist odakların kana susamışlıklarını sona erdirmedi. Kapitalist açgözlülük ve saldırganlığın yol açtığı yıkımlar bugün de devam ediyor. NATO bugün özellikle Akdeniz ve Kuzey Afrika, Karadeniz, Balkanlar ve Doğu Avrupa’da aktif operasyonlarını sürdürüyor. NATO’nun 1997 sonrasındaki genişleme hamlelerinin ağırlıkla Rusya’yı kıstırmak üzere doğuya yöneldiği görülüyor. Her yıl, değişik ülkelerden çok sayıda askerin katıldığı geniş çaplı tatbikatlar düzenleniyor. NATO’nun provoke ettiği son kriz bugün Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliği gündemi üzerinden yaşanıyor. Özellikle Ukrayna, Rusya’ya yönelik saldırganlığın koçbaşı haline getiriliyor. Bu süreçte artan sıcak çatışma olasılığı bölge ülkelerini de etkiliyor ve halkları tehlikeli bir girdabın içine sürüklüyor. Bugün Türkiye ve diğer ülkelerdeki barış güçlerine düşen görev, emperyalizmin girişimlerinin boşa çıkarılması ve çatışmadan uzak kalınması için mücadele etmektir. Türkiye NATO’dan çıkmalı ve Türkiye’deki yabancı üsler kapatılmalıdır. Bunun da ötesinde, NATO tamamen tasfiye edilmelidir. Savaş, bütün ülkelerin emekçileri için yıkım anlamına gelmektedir. İnsanlığın savaşa değil, barışa ihtiyacı vardır"

Devamını Okumak İçin Tıklayınız