Koruyucu anne-babalık

Yayınlanma: 23.10.2023 15:58 Güncelleme: 23.10.2023 15:58

Bir çocuk sahibi olmanın heyecanı, mutluluğu çocuğu henüz kucağa almadan başlar. Nasıl mı? Annenin hamile olduğunu öğrenmesiyle. Bu muazzam serüven doğumla beraber can cana eylemsel bir birlikteliğe dönüştüğünde yazılmaya başlar bir insan ömrünün öyküsü. Ortalama3,5 kg ağırlığında, 55 cm uzunluğunda, dünyanın en çok  ve en uzun süre korunmaya, anne-baba bakımına, ilgisine ihtiyaç duyan canlısıdır  insan yavrusu. İşte buradaki sihirli sözcük KORUMA. Bu o kadar hassas işlenmelidir ki; çok koruyarak kanatlarını kırmadan, az koruyup, az  ilgi göstererek yaşama güvenini zedelemeden yapılması gereken bir şey. Çocuğuna iyilik yaptığını düşünürken aşırı koruyucu, korumacı tutum içinde olan ebeveynler bilmeliler ki, en çok zararı da yine  kendileri veriyor çocuklarına.  Koruyucu bir ailede büyüyen çocuk,  bir yetişkin olamaz. Çünkü çocuk sürekli gözlem ve kontrol altındadır, sürekli denetlenir. Bu anne-babaların bir özelliği vardır; Bunlar kaygılı ebeveynlerdir. Çocuğun bulunduğu her ortam ve durumda bir korku iklimi yaratarak, kendilerine bağımlı hale getirirler, çocuklarına karşı abartılmış duygular sergilerler.  Kısaca Koruyucu anne-baba tutumlarından bahsettikten sonra, isterseniz bunun yerine nasıl davranmalıyız, biraz da buna değinelim sevgili okurlar. Öncelikle çocuğumuzun hangi yaşlarda neleri yapabileceğini öğrenmeliyiz ve yapabileceği her şeyde ona güven duyduğumuzu gerek sözlü, gerekse de yüz ifademizle belli etmeliyiz. Şunu unutmayalım ki, anne-babaların yüz ifadeleri, duruşları, kısacası beden dilleri sözlerinden çok daha etkilidir. Çocuklar henüz kelime öğrenmediklerinde, konuşamadıklarında bütün olayları, durumları, etkileri ve tepkileri ebeveynlerin yüzünü okuyarak anlarlar. Çocuk kendi başına yemeğini yiyebileceği aşamada ısrarla yemeğini yediren, ayakkabısını giyebilecekken giydiren, ellerini yıkayabilecekken yıkayan, anneler, aslında çocuğa arka planda şu mesajı veriyor; “ben bunları yapıyorum, çünkü sen yapamazsın”. Dolayısıyla çocuk ben yapabilirim, ben başarabilirim, ben becerebilirim aşamasına geçemiyor. Bunun yaşam boyu böyle devam ettiğini düşünün. Bu çocuklar masa başında başarılı bireyler olsa da, sosyal açıdan daha çekinik, kendini ifade etmede zorlanan, özgüveni düşük, atılgan olamayan, bağımlı, lider değil de lidere uyum sağlayan karar alabilen değil, başkalarının kararlarına uyan bireyler olma ihtimallleri çok yüksektir. Çünkü  kararlarını almayı öğrenemediği için onun yerine karar veren biri yanında olmadığında kendisini çok aciz, güçsüz ve yalnız hisseder.    Koruyucu bir anne-baba olduğunuzu anlamanın en iyi yolu çocuğunuzu iyi gözlemekten geçer. Eğer çocuğunuz inatçı,  her istediğinin olması için tutturan, mantıksız kavgalar çıkaran, çok çabuk mutsuz olabilen hırçın bir çocuksa, çok korunun ve kendisi olma fırsatı verilmeyen, hayatı deneyimleyerek öğrenme alanı daralmış bir ortamda büyüyordur diyebiliriz.   Sevgili anne-babalar oysa sizlere “Nasıl Bir Çocuk Yetiştirmek İstersiniz?” diye bir soru sorulduğunda kuvvetle muhtemel herkes, özgüvenli, girişken, sosyal başarılı, kendini iyi ifade eden vb. birçok beceriyi kazanmış bir çocuk ister. Ancak son olarak tekrar belirtmek isterim aşırı koruyucu ortamda yetişen bir çocuk,  belki akademik olarak başarılı bir çocuk olur, ancak yaşam becerileri açısından başarısız bir yetişkin olacaktır. Lütfen çocuğunuzun birey olmasına fırsat verin. Yemeğini ilk yediğinde dökecektir, ayakkabısını, çorabını  ilk giydiğinde yamuk olacaktır, ters giyecektir, ama mutlaka doğrusunu deneyerek öğrenecektir. Hangi anne ilk kek yaptığında, ilk pirinç pilavı yaptığında çok profesyonel sonuçlar elde etti. Ama tekrar sayısı arttıkça başarısı da artmadı mı?

Devamını Okumak İçin Tıklayınız