Kılıçdaroğlu'ndan Yavaş ve İmamoğlu'nun adaylık gündemine ilişkin açıklama
ABB Başkanı Yavaş ve İBB Başkanı İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, 'Bulundukları görevleri başarı ile yürütüyorlar. Başarı ile sürdürmelerini istiyorum' dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı aday olup olmamasıyla ilgili bir konunun da henüz ne Altılı Masada ne de CHP Parti Meclisi’nde konuşulmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı adayı belirleme konusunda önce hükümet programının ortaya çıkması lazım. Cumhurbaşkanı adayını erken belirlersek, o farklı bir şey söyleyebilir, liderler farklı bir şey söyleyebilir. Önce bir görüş birliği sağlamamız lazım. Yol haritası çizmemiz lazım. Cumhurbaşkanı adayının da o yol haritası içinde davranması, konuşması, söylemde bulunması gerekir. Son derece kararlı, istikrarlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz" dedi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylıklarıyla ilgili soruya yanıt veren Kılıçdaroğlu, “İki belediye başkanımız da bulundukları görevleri başarı ile yürütüyorlar. Başarı ile sürdürmelerini istiyorum” dedi. 'İstanbul İl Başkanı ile Belediye Başkanı arasında bir kavga yok' İmamoğlu ile İstanbul CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun arasında bir gerilim olduğuna dair iddiaya ilişkin "İstanbul İl Başkanı ile Belediye Başkanı arasında bir kavga yok. Geçenlerde bir yemek yedik. Herhangi bir sorun yok. Belediye başkanımız da il başkanımız da çalışıyor. İkisinin alanı zaten çok farklı" ifadelerini kullandı. 'Ciddiye almıyoruz' Son dönemde CHP'ye yönelik eleştirileri ve ardından istifasıyla gündem olan Deniz Baykal'ın kızı Aslı Baykal'a ilişkin soruya yanıt veren Kılıçdaroğlu “Tek sözcük, ciddiye almıyoruz” ifadelerini kullandı. 'Çalışma Bakanlığı çalışma yapıyor, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın haberi yok' Emeklilikte yaşa takılanlara ilişkin düzenleme gündeme dair konuşan Kılıçdaroğlu, "EYT ile ilgili, bakanların ne kadar kopuk çalıştıklarını ortaya çıkardı. Çalışma Bakanlığı çalışma yapıyor, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bundan haberi yok. Çalışma Bakanlığı ayrı çalışıyor, Hazine’ye sormuyorlar. Hazine’ye görüş almak için gittiklerine de ‘Ben bunu karşılayamam’ diyor. Önce bürokratların bir araya gelip, seçenek oluşturmaları lazım. Ama devlette liyakatli kişiler kalmadı, bürokrat kalmadı" dedi. 'Altı yaşındaki çocuğa tecavüz eden bir kişiye karşı devlet seyirci kalıyor' İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucusu ve onursal başkanı Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G’nin 6 yaşında 'evlendirilip' istismara maruz bırakılmasına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, konuya dair şu ifadeleri kullandı: "Asıl fail kim? Asıl fail, devleti dumura uğratan anlayış ya da yönetim. Açık ifade etmek gerekirse saray. Başka kim olabilir? Savcı, daha önce yapılan şikâyette dosyayı kapatıyor. Artı, daha önce dosyayı kapatan hâkim. Ne oldu, hiçbir şey olmadı. Yakında o savcı da o hâkim de birisi Yargıtay üyesi, birisi Anayasa Mahkemesi üyesi olursa hiç şaşırmayın. Olayı, altı yaşında bir çocuğa yönelik organize kötülük çerçevesinde ele alıp değerlendirmemiz lazım. Olayın bir ucunda siyaset var; güçlü, devleti dumura uğratıyor ve devletin nefes almasını engelliyor. Allah aşkına… Savcı tutuklama istiyor, tutuklama yapmıyor adam. Altı yaşındaki çocuğa tecavüz eden bir kişiye karşı devlet seyirci kalıyor, olmaz. Devlet seyirci kalamaz. Burada şu anda, devleti seyirci kalan noktaya taşıdılar. Bizim isyanımız buna. Kim yaparsa; bunu kalkıp belli bir çerçeve içinde, dar bir çerçeve içinde ele almak doğru değil. Kim yaparsa böyle bir olayı en ağır şekilde cezalandırılmalı, bu kadar açık. 'Adalet Bakanlığı’na gitmeseydik, Erdoğan konuşmayacaktı' Kim, hangi güç? Bizim önce bu gücü sorgulamamız lazım. Yani siyasi gücü sorgulamamız lazım. Çünkü tek kişilik hükümet var. Tek kişilik… Hiçbir bakanın bağımsız iradesi yok zaten. İstifa etme iradesi de yok. Tek kişilik güç var. Tek kişilik gücün; devleti harekete geçirmesi lazım, devlete nefes aldırması lazım. Devletin saygınlığına gölge düşürmemesi lazım. Şu anda, bir organize kötülüğe karşılık, ciddi bir sessizlik var. Çıkıp, Adalet Bakanlığı’na gitmeseydik, Erdoğan konuşmayacaktı. Niye konuşmuyor? Ya bu altı yaşındaki çocuğun günahını nasıl omuzlarında taşıyabiliyorlar? 'Organize kötülüğün içinde olan hiç kimsenin oyuna ihtiyacımız yok' Organize kötülüğün içinde olan hiç kimsenin oyuna ihtiyacımız yok. Bu kadar açık, bu kadar net. Altı yaşındaki bir çocuğa tecavüz edildi, ben buna karşı çıkmayayım, buradan oy gelecek… Öyle bir oyu da istemiyoruz. Bizim için o oyun değeri hiç yoktur. Asla ve asla. Bakın; bu olaya en büyük tepkiyi, muhafazakar kadınlar gösterdiler. Onlar da biliyorlar. Altı yaşında bir çocuğun başına gelenlerin hangi felaketlere yol açtığını onlar da biliyorlar. Dolayısıyla bu olayın; insani ve ahlaki yönü üzerinde durmamız lazım. Siyasi pencereden bakamayız, bu olaya. Hangi siyasi görüşten olursa olsun, herkesin buna çok net karşı çıkması lazım. Bu rezalettir, bunu yapanların cezalandırılması lazım. 'Erdoğan’ın hangi gücün buna engel olduğunu açıklaması lazım' Ceza var mı var, uygulanacak ceza öngörülmüş mü öngörülmüş, katalog suç mu katalog suç. Hangi güç buna engel oluyor? Erdoğan’ın çıkıp, hangi gücün buna engel olduğunu kamuoyuna açıklaması lazım. Hangi güç, bu davada geldi bu çocuğun hakkını savunmadı, çocuğun hakkını aramak için yola çıkan güç engellendi? Kim? İstenirse devlet, devlet içindeki bürokrasi, bütün ayrıntılarını ortaya çıkarabilir. Devleti dumura uğratan, çalıştırmayan organ kim? Hepimiz biliyoruz bunu. Tek kişilik hükümet. 'Erdoğan, bu olayda neden kimseyi harekete geçirmiyor' Savcıyı bekliyoruz. Güvenlik güçlerini bekliyoruz. Çünkü onlar, talimat alırlarsa yapacaklar, gereğini. Tutuklama yapmayan hâkim, hangi gerekçeye dayandı, biz onu bilmiyoruz. Hangi ahlaki gerekçeye dayandı? Kendisine yönelik en ufak bir eleştiri için savcıları, hakimleri harekete geçiren; kendi avukatlarını harekete geçiren sayın Erdoğan, bu olayda neden kimseyi harekete geçirmiyor? Neden? Çıkıp söylesin. Keşke o da benim gibi gelse, sizin önünüze çıksa, sizler bağımsız soru sorabilseniz, o da yanıt verse, cesaret verebilse. Sorumlu sarayda oturan kişidir. Sorumlu o. Yasama, yargı, yürütme… Üçü de ona bağlı. Sorumlu belli zaten. Toplum vicdanı kanıyor ve biz bekliyoruz devlet ne zaman harekete geçecek diye. Birilerinin talimat vermesi lazım: ‘Beyler, yasal görevini yapınız’ diye bir talimat vermesi lazım. O talimatı bekliyoruz. '28 Şubat’a bağlayanlar, tecavüz olayına meşruluk kazandırmak isteyenlerdir' Bunun 28 Şubat ile ne ilgisi var? Altı yaşındaki bir çocuğa, sistematik bir tecavüz var. 28 Şubat ile ne ilgisi var? Bu anlayışa sığınanlar, toplumu başka bir kilitliyorlar. ‘Bir tecavüz olayını görmeyin’ o anlayışı egemen kılmak istiyorlar. Bunu toplum vicdani kabul eder mi? Ne ilgisi var bunun 28 Şubat ile? 28 Şubat’ta, altı yaşındaki bir çocuğa sistematik tecavüz yapıldı da birileri bir şey mi söyledi? Ne ilgisi var. Olayı 28 Şubat’a bağlayanlar, bu işe meşruluk kazandırmak isteyenlerdir, tecavüz olayına meşruluk kazandırmak isteyenlerdir… Bu kadar açık, bu kadar net. 28 Şubat ayrı, eleştiririz onu… Bu olaya hangi inançtan, görüşten olursa olsun; insan olan hiç kimsenin meşruluk kazandırmaması lazım. Bu olay farklı bir olaydır."