Kardeş kavgasında arabulucu rolü üstlenmeyin!
İki veya daha çok çocuk sahibi olan anne babaları çocuk büyütme sürecinde en çok yoran, zaman zaman çıkmaza götüren konuların başında gelir kardeş kıskançlığı. Kardeş bağı, insanların çoğu için yaşamlarındaki en uzun süreli ilişkidir. 1991 yılında yapılan bir araştırma; ebeveynin dikkatsiz davranışlarının kardeşler arasındaki olumsuz ilişkilerin yanı sıra çocuğun kıskançlık tepkilerini arttırdığı ve kardeşine karşı olumsuz tavırlar sergilediğini ifade etmektedir. Kardeşler arasındaki ufak tefek sorunların ve çatışmaların dozunun ve sıklığının artması da yine anne babaların tutumları ile ilgilidir. Yani onlar arasında haklı haksız yorumu yapmak, hakem görevi üstlenmek, probleme yorum yapmak, haksız olanı cezalandırmak vb. gibi tutumlarımız doğru kabul edilmemektedir. Anne babaların en sık yaptığı davranışlardan biri; “ama sen ablasın-abisin, küçük kardeşini koruman gerekiyor...” bunun karşılığında şu savunma cümlelerini duymanız olasıdır; “Abi-abla olmayı ben seçmedim ki, ama o 8 yaşında ve ben 8 yaşındayken benden abi gibi davranmamı istiyordunuz. Şimdi o neden benden istediğiniz şekilde davranmıyor.” Bir de bunun tersini düşünelim. “Sen küçüksün abine-ablana böyle yapamazsın, saygılı ol ablana karşı” vb. Burada da “Ama hep ben saygılı olmak zorunda değilim. Herkes birbirine saygılı olmalı, küçüğüm diye bunları kabul etmek zorunda değilim!”. Bu şekilde kardeşlerin ilişkilerinde araya giren anne-babalar genellikle ilişkiyi düzelteceklerine ve sorunları çözebileceklerine dair beklentiye girerler fakat bu yöntemle bu ilişki düzelmediği gibi kardeşler arasında hem birbirlerine hem de ebeveynlerine karşı öfke artar. Peki bu gibi durumlarda ne yapmalıyız, dediğinizi duyar gibiyim. Sevgili anne-babalar, öncelikle kıskançlığın doğal bir duygu olduğunu bilip, çocuklarınızın da özellikle anne-babalarının ilgi ve sevgisinin daha çoğunun kendisinde olmasını isteyeceklerini kabul edelim. Bu ilgi ve sevgi için çatışma yaşamaları çok doğaldır ancak çatışmaların sıklığı ve dozu bize bazı yanlış tutumlar içinde olduğumuzun mesajını verir. Yani burada öncelikle bir durup düşünmeli ve kendi tutumlarımızı gözden geçirmeliyiz. “Çocuklarım kendi aralarında bir sorun yaşadığında benim ilk tepkim ne oluyor?” diye. Eğer mümkünse ayrıntılı bir şekilde olayları ve tepkilerinizi bir yere not almanızı öneririm. Bundan sonra yaşanan çatışma ve kavgalarda bugüne kadar yaptıklarınızı yapmamanıza sebep olacaktır bu yöntem. Bir diğer not almanızı önereceğim durum da çocuklarınızın hangi durumlarda ve konularda kavga ettikleridir. Bir eşyayı mı paylaşamıyorlar, anne babalarının davranışlarına karşı bir tepkide fikir ayrılığı mı yaşıyorlar (örneğin arkadaşları ile buluşmaya birine izin verip bir başka gün diğer kardeşe hayır mı diyorlar)... Kısacası kavgayı genel olarak neyin ateşlediğini tespit etmeye yönelik bu çalışmalar bize bu durumlarda doğru yerde ve doğru şekilde durmamız konusunda etkili davranış ortaya koymamızda olumlu katkılarda bulunacaktır. Çocuklarınızın kavgalarında arabulucu rolü üstlenmemenizi öneririm. Bunun 2 şekilde faydası vardır. Son derece halis niyetlerle yaptığımız arabuluculuk çabaları, eninde sonunda sizin taraf tuttuğunuz şeklinde algılanıp hem size hem de kardeşlerin birbirlerine öfkesini artıracak dolayısıyla da uzun vadede size olan güvenleri de zedelenebilecektir (Zaten sen hep böyle yapıyorsun, sen hep onu koruyorsun, onu daha çok seviyorsun gibi). İkinci önemli husus da kardeşlerin kendi aralarındaki problemleri çözebilme becerilerinin gelişmesine, kendi aralarında uzlaşma sağlamalarına engel olmuş olacaksınız. Taraf tutmadan ve birbirlerine daha çok öfke duymadan müdahale etmenin bir çok yolu var elbette. Çocuklarınızın duygularını ifade etmelerine fırsat verip, onların duygularını kabul etmek, yanlış davranışlarına tutarlı ve net sınırlar çizmek gibi. Çocuklar sizi eşit davranmadığınız konusunda suçlayıp, tam olarak eşit davranmanızı istediklerini söyleseler de bu imkansızdır. Araştırmalar, iki kardeşe her şeyden iki tane alma politikasının onlar arasındaki rekabeti ve çatışmayı önlemediğini göstermiştir. Asıl kavga sebebi ve ihtiyaçları olan bir şey alınması ya da bir şeye sahip olmak değil, anne-babalarının sevgisine sahip olmaktır. Sevgi dolu günlere….