Hükümetten flaş açıklama! ''Bu ateş herkesi yakacak''

Yayınlanma: 08.03.2016 16:00 Güncelleme: 08.03.2016 16:00

Açıklama Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'tan geldi

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Suriye'deki krize siyasi çözüm bulma çabalarının başarısızlığa uğraması durumunda bunun yansımalarının Suriye ile sınırlı kalmayacağını belirterek, "Suriye krizini barışçıl yollardan çözemezsek, ateş herkesi yakacak" dedi. Kurtulmuş, merkezi Dubai'de bulunan El-Arabiyye kanalındaki "Özel  Görüşme" adlı programda yayımlanan röportajında, Suriye krizine barışçıl ve  siyasi çözüm bulma çabalarının sonuç vermemesi halinde tüm bölge ülkelerinin bu  durumdan etkileneceğini söyledi. "Eğer Suriye krizini barışçıl yollardan  çözemezsek, ateş herkesi yakacak" diyen Kurtulmuş, "Ateşkesin Suriye'de yüzde 100  başarılı olduğunu görmüyoruz. İhlaller söz konusu. Ateşkesin, Suriye krizine  barışçıl, siyasi çözüm için sarf edilen çabalar ve barış görüşmeleri sonuçlanana  dek devam etmesini temenni ediyoruz" diye konuştu.   Beş yıldır süren Suriye krizinin önce iç savaşa dönüştüğünü belirten  Kurtulmuş, "Sonra rejim, sivillere ateş etmeye, Humus'ta, Hama'da, Halep'te,  Şam'da sivillere karşı sarin gazı kullanmaya başladı. Bölgedeki medeniyet ve  tarih hazinesini yıktı" ifadelerini kullandı.   "Suriye'de vekalet savaşı bitti, gerçek savaş başladı"   Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Suriye rejiminin, ülkesini tarumar eden  diktatör bir rejim olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:    "İç savaşın bitmesini temenni etmiştik, iki yıl önce bitti ve Suriye  topraklarında uluslararası vekalet savaşları başladı. Bazı ülkeler, Suriye'deki  silahlı grupları ve terör örgütlerini çok fazla desteklemeye başladı. Rusya,  geçen eylül ayında Suriye'ye direkt müdahale etti. Bu noktada vekaleten savaş son  buldu ve Suriye topraklarında uluslararası güçler arasında doğrudan, gerçek savaş  başladı. Bu savaşın içinde Rusya, İran, ABD hatta belki Çin bile var.  Uluslararası güçlere ait askerler Suriye ve eteklerinde mevcut."   ABD, Rusya ve tüm ülkeleri Suriye krizine barışçıl ve siyasi çözüme  destek vermeye çağıran Kurtulmuş, Suriye'ye yönelik bir dış müdahalenin başarısız  olacağına işaret ederek, "Herhangi bir ülkeye yapılacak dış müdahalenin bu gibi  sorunlar varken başarıya ulaşması mümkün değil. ABD, Afganistan işgalinde de aynı  şekilde Irak'ta da başarısız oldu.  Bu nedenle hiçbir dış müdahale başarılı  olmaz, çünkü sonunda halk zafere ulaşacak" değerlendirmesinde bulundu.   Kurtulmuş, "Yabancı müdahale olsa bile son sözün Suriye halkının  talepleri olduğunu düşünüyoruz. Rusya ve İran güçlü şekilde müdahale etse bile  sonuçta gerçekleşecek olan  halkın talepleridir. Suriyeliler, diktatör rejimin  sonlanmasını, güven ve barışın gelmesini istiyor. Halk, taleplerinin masaya  taşınmasını istiyor ve çözüm arıyor" ifadelerini kullandı.   Suriye'deki baskıların ve halkın susturulmasının bu ülkedeki Arap  Baharı'nın başarısız olduğu anlamına gelmeyeceğini kaydeden Kurtulmuş, halkın  taleplerinin yanında olduklarını ve uzun süre alsa da bunların gerçekleşmesini  temenni ettiklerini söyledi.   Kurtulmuş, Suriye'deki durumun kapsamlı bir savaşa dönüşmesini  istemediklerini vurgulayarak, ABD'nin alternatif bir plan olarak Suriye'nin  bölünmesinden bahsettiğini ancak bundan vazgeçtiğini dile getirdi.    "Onlar bölünmüşü bölmek ve yeni sınırlar çizmek istiyor"   Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Alternatif plan bölgenin bölünmesi ve  ana senaryo 100 yıl önceki Sykes-Picot Anlaşması'nın tamamlanması. Öyleyse onlar  bölünmüşü bölmek ve yeni sınırlar çizmek istiyor. Onlara, 'Bölge ülkeleri  arasında doğal ve tarihi sınırlar mı var?' diye soruyorum. Tabii ki yok. Çünkü  cetvelle çizilen yapay sınırlar var" diye konuştu.   Ortadoğu'da mezhep ve etnik temelli bölünmeler yaşandığına dikkati  çeken Kurtulmuş, bu nedenle bölge halkları ve ülkelerini karşılıklı ilişkileri  onarmaya çağırdıkları belirtti. Kurtulmuş, Suriye'nin bölünmesine kesinlikle  karşı olduklarını, ülkenin birliği ve tüm kesimlerin temsil edildiği demokratik  bir yönetim kurulmasını desteklediklerini vurguladı.   Türkiye'nin ABD için bölgede önemli bir ülke olduğunu belirten  Kurtulmuş, Ankara ile Washigton'ın, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonu  aşan kadim ilişkilere sahip olduğunu hatırlattı.   Türkiye'nin, terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı PYD'nin  silahlandırılmasından duyduğu rahatsızlığı ABD tarafına ilettiğini aktaran  Kurtulmuş, bu silahların Türkiye tarafına geçebileceğini söylediklerini ve bu  endişenin terör örgütü PKK yoluyla gerçekleştiğine dikkati çekti.   "Ankara, Suriye'nin kuzeyinde Arap ve Türkmenlere yönelik etnik  temizlikten rahatsız"   Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyindeki Kürt varlığından rahatsız  olmadığını, Ankara'nın sadece, Arap ve Türkmenleri hedef alan etnik temizlikten  rahatsız olduğunu vurgulayan Kurtulmuş şunları söyledi:   "Iraklı Kürtlerle dostluk ilişkilerimiz var. Suriye'nin kuzeyinde Kürt  varlığından rahatsız değiliz. Kürt vatandaşlarımızın pek çoğunun Suriye ve  Türkiye vatandaşlığı bulunuyor. Sınırın her iki tarafında da birbirleriyle yakın  akrabalık bağları bulunan Türk ve Suriyeli aileler var."   ABD'nin Ortadoğu'da zikzaklı bir politika izlediğini kaydeden  Kurtulmuş, Washington yönetiminin bazen Esed rejiminin gitmesi yönünde çağrılar  yaparken bazen de bunun aksi bir tavır izlediğini ifade etti. Kurtulmuş, ABD'nin  söz konusu siyasetinin bedelini ise Suriye halkının ödediğini dile getirdi.   Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Esed'in yönetimde kalmasına ilişkin,  "Bu rejim, 450 bin insanı öldürdü, şehirleri yıktı. Esed'in kalmasını biz istesek  bile Suriye halkı istemeyecektir. Bu gerçeği değiştiremeyiz. Suriye görüşmeleri  ileri bir aşamaya ulaştı. Esed'i geçiş döneminde kabul edebilirler. Ancak en  önemli aşama, Suriye'nin Esed rejimi, DAEŞ ve Nusra gibi katillerden  temizleneceği sonraki aşamadır. Bu mutabık kaldığımız ortak aşamadır. Önemli olan  Suriye halkının talepleridir. Bu nedenle halkın kabul etmediği bir barışı biz de  kabul etmiyoruz" görüşünü dile getirdi.   Kurtulmuş, Türkiye hükümetinin Suriye hakkındaki resmi tutumuna  ilişkin ise "Halkını vahşice öldüren bu rejimin Suriye'de bir geleceği yok,  iyiliği de dokunmayacak. Türkiye'nin tutumu budur. Eğer rejim, geçici süre için  çözümün bir parçası olacaksa bu olabilir, olağandır. Ancak Esed'in Suriye'nin  geleceğinde bir yeri olmayacağı kesindir" diye konuştu.   "Güvenli bölge oluşturulması konusunda herkes geç  kaldı" Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Suriye'de güvenli bölge  oluşturulması konusunda ise şunları kaydetti:   "Suriye'de artık güvenli bölge oluşturacak bir alan kalmadığını  görüyoruz. Suriye'de savaşın bitmesi ve tüm ülkenin güvenli hale gelmesini  temenni ediyoruz. Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulması konusunda  uluslararası toplum da dahil herkes geç kaldı. Türkiye'nin güvenli bölge inşa  projesi ve Suriye hava sahasında savaş uçaklarının uçmasının yasaklanması  yönündeki çağrısı kabul edilseydi ölümler ve tahrip, bu seviyeye varmazdı. Avrupa  da bu boyutta bir sığınmacı dalgasıyla karşı karşıya kalmazdı. 3 milyon Suriyeli  Ürdün'e bir o kadarı da Türkiye'ye gelmek zorunda olmazdı. Güvenli bölge projesi  kabul edilseydi, Suriyeliler sığınma imkanı bulur, Avrupa'ya geçmeye çalışırken  binlercesi boğulmazdı." Kurtulmuş, Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK)  terör örgütü ilan ettiği Hizbullah'la ilgili Türkiye'nin tavrı hakkında,  Hizbullah'ın Suriye'de rejim yanında öldürme operasyonlarına katıldığını ve bunu  gerekçelendirmenin mümkün olmadığını ifade etti.   Lübnan'ın uzun yıllar iç savaş sıkıntısı yaşadığını ve halihazırda  istikrar aradığını belirten Kurtulmuş, "Bugün, Suriye iç savaş sıkıntısı içinde  ve istikrar istiyor. Ve biz maalesef, Hizbullah'ı Lübnan'dan Suriye topraklarına  geçmiş buluyoruz. Bu kabul edilemez ve gerekçelendirilemez bir durum. Bu,  Suriye'nin saygınlığını ihlaldir" dedi.   Türkiye'nin Hizbullah'tan  Suriye'deki savaşın bir parçası olmamasını istediğini söyleyen Kurtulmuş,  Hizbullah'ın Suriye'de savaşan silahlı gruplardan biri olduğunu ve Türkiye'nin  Hizbullah da dahil Suriye'nin silahlı gruplardan temizlenmesini arzu ettiğini  dile getirdi.   "Bize sığınan herkesi kabul ettik. Bu bir insanlık, komşuluk  görevidir" Kurtulmuş, Türkiye'nin Suriyeli sığınmacı politikası hakkında  da "Kapılarımız hala açık. Evlerimizi Suriye'den gelenlere açtık. Bu bir  insanlık, komşuluk görevidir. Biz kimseye 'Arap mısın, Türkmen misin, Şii misin  veya Sünni misin?' diye sormuyoruz. Bize sığınan herkesi kabul ettik. Hala bu  insanlık görevini yerine getirmeyi sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.   Türkiye'nin sığınmacılar için milyarlarca dolar harcadığına işaret  eden Kurtulmuş, "Zengin ülkeler bu konuda bize herhangi bir yardımda  bulunmadılar, dost Arap ülkelerden de büyük katkılar gelmedi. Biz bunlara  aldırmadan Suriyeli sığınmacılara yardımlarımızı sürdürdük. Geçen yaz Aylan  bebeğin boğulması ve fotoğrafının tüm dünyaya yayılmasıyla dünya kamuoyunun  dikkati Suriyeli sığınmacılara çevrildi. Batı da sorumluluklarının farkına  varmaya başladı" dedi.   Avrupa'nın, sığınmacıların durumlarının iyileştirilmesi için insani  esaslara dayalı ortak bir siyaset geliştirmesi gerektiğinin altını çizen  Kurtulmuş, bazı ülkelerin sığınmacılara kapıları kapattığına, bazılarının  sığınmacıların mal varlıklarına el koyduğuna değinerek, Suriye'deki "ölüm  mekanizması" ve iç savaş devam ettikçe Avrupa'nın sığınmacı dalgalarını  durdurmasının mümkün olmayacağını kaydetti.   Kurtulmuş, röportajında Türkiye'nin insan kaçakçılığı konusunda  verdiği mücadeleye de dikkati çekti.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız