Enerji Bakanı'na göre 'kalıcı yaz saati' uygulaması karanlık zaman dilimini azaltmış

Yayınlanma: 20.01.2024 13:51 Güncelleme: 20.01.2024 13:51

Bakan Bayraktar, kalıcı yaz saati uygulamasının kaldırılmasıyla ilgili önergeye verdiği yanıtta, uygulamayla yurttaşların "aydınlıktan daha fazla faydalandığını" savundu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, yurttaşların tepkisini çeken kalıcı yaz saati uygulamasını Meclis gündemine taşıdı. Bulut, konuya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Önergeye dönüş yapan Bayraktar, uygulama ile yurttaşların "aydınlıktan daha fazla faydalandığını" ileri sürdü. Cumhuriyet'in haberine göre, "Uygulama ile her mesai aralığı için karanlıkta kalınan sürenin eski uygulamaya göre 64 saat azaldığı ortaya koyulmuştur" diyen Bayraktar, "Uygulama ile her mesai aralığı için karanlıkta kalınan sürenin eski uygulamaya göre 64 saat azaldığı ortaya koyulmuştur. Akşam mesai ve okul çıkışlarına denk gelen karanlık zaman diliminin azaltıldığı tespit edilmiş olmakla birlikte, kış mevsimi etkisi ile gün içi aydınlık süreleri de düşünüldüğünde vatandaşlarımızın aydınlıktan daha çok fayda sağlayacağı ve havanın kararma saatlerinde önceki yıllara göre daha büyük tasarruf oranının elde edileceği öngörülmüştür" ifadelerini kullandı. Bulut aldığı yanıta, "Elektrik şirketlerinin hamiliğini yapan bakan, milletin aklıyla alay ediyor" sözleriyle tepki gösterdi. Saatler neden ileri ve geri alınıyor? Avrupa ülkelerinde 20'nci yüzyılın başlarında enerji kaynaklarından tasarruf etmek ve gün ışığından azami ölçüde faydalanmak için yaz saati uygulamasına başlandı. Birinci Dünya Savaşı sırasında yaygınlaşan uygulama savaş sonrasında terk edildi. 1970’lerdeki petrol krizi ile birlikte Avrupa ülkelerinde tekrar Mart ve Ekim aylarında saatler iki kez değiştirilmeye başlandı. Benzer şekilde Türkiye’de de 1970’lerin başından itibaren saatlerin ileri-geri alınması uygulandı. Türkiye neden kalıcı saate geçti? Yaz saati konusunda resmi makamların "İTÜ Raporu" olarak isimlendirdikleri belge, kışın karanlıkta uyanmamıza vesile olan gerekçe olarak sunulmuştu. Raporun bir kısmının "gizli" olduğu için kamuoyuyla paylaşılması söz konusu olmazken raporu hazırlayan kişilerin de ortalıkta olmaması dikkat çekmişti. Enerji tasarrufu ile ilgili olarak ise Elektrik Mühendisleri Odasının Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) elektrik tüketim istatistiklerini temel alarak yaptığı çalışmaya göre; kış saati uygulamasından vazgeçilmesi tasarruf sağlamadığı gibi tüketimi arttırıcı bir etki yarattı. Kalıcı yaz saati uygulaması doğu bölgelerinde aydınlanma zamanı açısından çalışma/okul saatlerine uyumlu olmakla birlikte nüfusun ve büyük sanayi tesislerinin yoğun olduğu batı bölgelerinde yaşayan yurttaşlar için aynı ölçüde verimli olmadı. Kalıcı saat uygulamasının etkileri Bilim ve Aydınlanma Akademisi yayınladığı raporda insanın fiziksel ve ruhsal iyilik halinin korunabilmesi için şartlardan birinin, doğal aydınlık-karanlık döngüsüne uygun bir biyolojik döngü olduğunu, bu döngümüzün gün ışığına, fakat özellikle sabah uyandığımızda günün ağarmış olmasına, bağlı olarak sağlıklı bir şekilde işleyebildiğine işaret edildi. Uygulamayı daha önce soL'a değerlendiren psikiyatrist Endam Köybaşı, ''Uyandığınız saatlerin aydınlık, uykuya daldığınız saatlerin karanlık olması gerektiğini'' vurgulamıştı: ''Yaptığımız çalışmalarda ve incelenen araştırmalarda özellikle yaz saati uygulamalarına geçiş dönemlerinde insanların hem fiziksel hem de zihinsel olarak bundan etkilenebildikleri ortaya konuldu. Fiziksel olarak en fazla hormonal sistemleri, kardiyal sistemleri gibi önemli sistemleri etkilenebiliyor, zihinsel olarak da çökkünlük belirtileri ortaya çıkabiliyor. Elbette bu sorunları yaşayan insanların yaz saati uygulamasına bağlayabilmeleri mümkün değil, bunların ancak geniş araştırmalarla sonuçları ortaya konulup ondan sonra müdahale edilmesi gerekir. 'Kışın karanlıkta uyanmak insanların fizyolojik ritmine uyumlu değil' Baktığınızda aslında bu çalışmalara kalıcı yaz saatti uygulamasının etkileri olabileceğini varsayabiliriz, çünkü kışın karanlıkta uyanmak insanların fizyolojik ritmine uyumlu bir şey değil. Bir insanı canlandıran, uyandıran, güne başlamasını sağlayan fizyolojik mekanizmalar tamamen gün ışığına bağlı. Bu fırsattan  mahrum kalıyoruz ve bunun bir takım zararlı etkileri olacağını öngörmek çok da zor olmayacaktır.   'Karanlıkta uyanmak küçük çocukların üstesinden gelebileceği bir şey değil' Elbette, okula gitme, özellikle ruhsal olarak bu zorunlulukların üstesinden gelebilme kolay değilken, hele bir de uyanma güçlüğü, hele bir de karanlıkta uyanmak gibi küçük çocukların üstesinden gelebileceği bir şey değil. Okula gitseler dahi odaklanmaları, kendilerine anlatılan şeyleri öğrenmelerinde, eğitim sistemine dahil olmalarında ve buradan belirli kazanımlar elde edebilmelerini de olumsuz etkileyen bir süreç olduğunu söyleyebiliriz.''

Devamını Okumak İçin Tıklayınız