CHP’nin yolsuzluk iddiasına bakanlıktan 7 maddeli yanıt: Apaçık bir yalan

Yayınlanma: 02.02.2022 18:17 Güncelleme: 02.02.2022 18:17

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Kılıçdaroğlu'nun yüksek hızlı tren hattıyla ilgili iddialarına yönelik '7 yalan, 7 gerçek' başlığıyla bir açıklama yayımlayarak suçlamaları reddetti.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, CHP'nin üksek hızlı tren (YHT) ihalelerine ilişkin iddialarını yanıtladı.  Bakanlık, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Hızlı Tren Hattı" ve "Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Hızlı Tren Hattı" ihalelerine ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, konunun yargıya taşındığını açıkladı.  DHA'nın haberine göre, Bakanlıktan yapılan açıklamada "Sayın Cumhurbaşkanımızın devletin rutin işleyişi dahilinde yatırım programında attığı ve ihalenin süreciyle ilgisi olmayan imzalı kağıdı 'belge' diye göstermek, apaçık bir yalandır. Konu, yargıya taşınmış olup, ülkemizin hayrına her işe karşı duran yatırım düşmanı bu zihniyet, adalet önünde hesap verecektir" ifadeleri kullanıldı. 'İlk ihaleden 29 ay sonra ikinci ihaleye çıkıldı' "7 yalan, 7 gerçek" başlığıyla açıklama yapan Bakanlık, "Aynı iş, 6 milyar TL fazla bedelle başka bir firmaya verildi" iddiasına ilişkinse, iki ihalenin kapsam, maliyet ve güzergah bakımından birbirinden farklı olduğu, ilk ihaleden 29 ay sonra ikinci ihaleye çıkıldığını belirtti. 2018'deki projenin uzunluğunun 106, 2020'deki projenin uzunluğunun ise Bandırma-Bursa arasının alt yapı ve üst yapı işleri eklenerek 201 kilometre olduğu kaydedilen açıklamada, "Öte yandan, 7 Yüksek Hızlı Tren garı/istasyonu yapımı da proje ve ihale kapsamına alınmıştır. Projedeki bu değişikliklerin yanı sıra 2018 yılı ile 2020 yılı arasındaki fiyat artış katsayısı 1,85'tir. Diğer bir ifadeyle, 2018 yılındaki 3,198 milyar TL, 2020 yılında 5,904 milyar TL olmaktadır" denildi. "Hazine'nin 2020 yılındaki ihalenin 'kefili' olduğu" iddiasıyla ilgili olarak, "2018'de ihale edilen projenin kamu öz kaynaklarından (Hazine) karşılanacağı, 2020 yılındaki ihalenin ise 'Hazine Dış Borçlanması'yla finanse edilerek, Bakanlığın Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü'nce yapıldığı" kaydedildi. Kredi koşulları ve müzakerelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığı'nca yürütüldüğü, uygun şartlarda, uzun vadeli ve düşük faizli proje kredisi temin edildiği belirtilerek, "Kamu yatırımlarının dış kredi ile hayata geçirilmesindeki kredi sürecini müteahhit firmalar değil, Hazine yürütür ve uygun bulduğu krediyi kendisi kullanır. Bu, devlet işleyişine dair temel bir bilgidir. Bu bilgiye haiz olmadan yapılan suçlamalar da tespit değil, kötü niyet taşır" ifadelerine yer verildi. 'İddialar gerçek dışı' "Sadece bu projeye münhasır; yüklenici firmanın değil, Hazine'nin dövizle borçlandı" iddiasının da gerçek dışı olduğu söylenerek, projelerdeki sözleşmelerin Türk Lirası bedelle düzenlendiği, ödemelerin yüklenicilere TL olarak yapıldığı kaydedildi. "Yüklenici yüzde 10 avans aldı ve 'hak edişte' usulsüz fiyat farkı ödendi" ifadesinin doğru olmadığı belirtilerek, "İddia konusu Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli YHT Hattı işi kapsamında yükleniciye herhangi bir avans ödemesi yapılmamıştır" ifadelerine yer verildi. Açıklamada, "2018 yılındaki ihalenin haksız yere iptal edildiği" iddiasının da gerçeği yansıtmadığı belirtilerek, şunlar ifade edildi: "TCDD tarafından 03 Nisan 2018 tarihinde yapılan ihale; itirazlar ve değerlendirme süreçleri nedeniyle yaklaşık 18 ay geçmesine rağmen sonuçlandırılamamıştır. Neticede bahsi geçen ihale, 18 Ocak 2019 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Tasfiye Kararnamesi'nin, sözleşmelerin tasfiye ve devrine ilişkin Geçici 4. Maddesindeki 'İmalat girdilerindeki beklenmeyen artışlar nedeniyle' ifadesi uyarınca, 'İşin sürdürülebilirliğinin zora girdiği' kanaatiyle 16 Eylül 2019 tarihinde iptal edilmiştir. İlgili firma Kamu İhale Kurumu'na ve ardından mahkemelere ihale iptaliyle ilgili itiraz ederek şikayet başvurusunda bulunmuştur; ancak bu başvurular reddedilmiştir. Yani iptal kararı hukuka uygun olarak tekâmül etmiştir." "İhale, 4734 sayılı Kanun'un 21/b maddesi şartları oluşmadığı halde, pazarlık usulü ile ihale yapılarak sadece bir istekliye doğrudan verildi" iddiasının da gerçeği yansıtmadığı, 'pazarlık usulü ihale' gereği alınan ikinci tekliflerde, en düşük teklifi sunan istekli ile sözleşme imzalanmak suretiyle ihale sonuçlandırıldığı kaydedildi. 'Adalet önünde hesap verecektir' Yine 'Sayıştay Raporu'nda belirtilen hususlar çarpıtılarak ihale kapsamında lüks araç, PC vs.'nin keyfi amaçla Ankara'da kullanıldığı' iddiasına ilişkin ise şöyle denildi: "Tesis bünyesinde gerekli olan bilişim araçları ile kontrollük ve yapım ekiplerinin şantiye teftişlerini gerçekleştirmesi için gerekli motorlu taşıtlar hazır bulundurulmalıdır. Bu araç ve donanımlar için herhangi bir ödeme yapılmamaktadır. Yüklenici, Yapım İşleri Genel Şartnamesi uyarınca bunları bedelsiz teminle mükelleftir. Bu madde kapsamındaki ekipman, iş süresince kullanılmaktadır ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi uyarınca işin kabulü aşamasında yükleniciye iade edilmektedir." Açıklamada, "Sayın Cumhurbaşkanımızın devletin rutin işleyişi dâhilinde, yatırım programına attığı ve ihalenin süreciyle ilgisi olmayan imzalı kağıdı 'belge' diye göstermek, apaçık bir yalandır. Konu, yargıya taşınmış olup; ülkemizin hayrına her işe karşı duran yatırım düşmanı bu zihniyet, her zaman olduğu gibi milletimizin vicdanında ve adalet önünde hesap verecektir" ifadesine yer verildi.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız