CHP Genel Başkan Yardımcısı Sarıbal; "YSK, Yasalar ve Vicdana Göre Karar Almadı"

KRT TV’de Savaş Kerimoğlu’nun sunduğu Siyaset Gündemi programında konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, İstanbul seçimleri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Sarıbal, Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’nun talimatlara göre karar aldığını söyleyerek, “YSK, yasalar ve vicdana göre karar almadı” dedi. 31 Mart seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun mazbatası alınarak, seçimlerin tekrarlanması yönündeki karara tepki gösteren Sarıbal, “Seçimi kendine verilmiş bir görev olarak iptal edip yenileme çabası YSK kararı değil. YSK’ya bu kararı alacaksınız diyen Saray ve etrafının net bir anlayışıdır. Yasalardan, anayasadan, seçim yasasından almış oldukları yetkiyi, orada yazan hüküm ve maddeleri uygulasalardı seçimin bugün ertelenme olanağı hiçbir yerde olmazdı. Dünyanın hiçbir yerinde olmazdı” dedi. YSK kendine darbe yaptı Kerimoğlu’nun “Gerekçeleri kabul etmiyor musunuz?” sorusunu cevaplayan Sarıbal, “Hiçbir gerekçe gerçekçi değil. Hakimler, kendileri de inanmıyor.  Kendi kurulların darbe yaptılar. Yazılan çizilen adalet- hukuk, ilgili maddelerin tümüne kendileri çok açıktan bir darbe yaptılar.  Dediler ki, ‘Yazıyorsun. Burada sana göre, yazılanlara göre, seçim kanunlarına göre, seçim maddelerine göre bir sorun yok. Ama biz bunu öyle ya da böyle yenilemek zorundayız. Çünkü yukarıdakiler böyle istiyor. Bize emredenler böyle istiyor. Bizi buraya getirenler böyle istiyor’. Hukuk adamı neye göre karar verir? Hukukun gereklerine göre, adaletin gereklerine göre ve elbette insandır vicdanının sesini duyarak” şeklinde konuştu. Vicdanlarına ve hukukun kurallarına göre karar verdiklerine inanmadığını dile getiren Sarıbal, sözlerini şöyle sürdürdü:”Bir dayatma var, bir emir var. İstanbul ve mutlaka seçimin ertelenmesine dair dayatma var. O dayatmayı yerine getirdiler. İşin özü budur.Yasalara uygun, sandığın iradesine uygun, vicdanlarına uygun bir tavır sergileyip ve gerçekten dayanağı olan gerekçesi olan bir erteleme ya da iptali gerçekleştirebilselerdi biz buna ses çıkarmazdık. Ama görüyorsunuz ki, şurada hiçbir sahici gerekçe ortada yok.”