Ege Üniversitesi İçin Bahar Temizliği Vakti


Katip Çelebi Üniversitesi’ nin Genel Sekreter Yardımcısı’ nın deli fişek pozları hepimizi duygulandırdı. Gururumuz okşandı. “İşte” dedik, “özlemini duyduğumuz, bilimsel eğitim veren üniversitelerin yılmaz savunucuları böyle deli yürekli olmalı”. İzmir’ in bu fotoğraflarla bir kez daha gözü aydı.

Neden “bir kez daha”? Çünkü son birkaç yılda İzmir’deki üniversitelerimiz adına öyle fotoğraflara tanık olduk ki her defasında ülkenin akademik ruhuna Fatiha okumadan geçemedik.

Mesela Ege Üniversitesi’ ni ele alalım. Önce rektörlük seçimlerinin dördüncüsü olan Prof. Dr. Cüneyt Hoşcoşkun’ un rektör vekili olarak atanması haberi yurtta ve dış temsilciliklerde hoş bir coşkuyla kutlandı. Daha bu kutlamalar bitmeden Hoşcoşkun’ un eşi dostu koltuk derdine düştü. Hadi biz bu akçeli koltuk sevdalılarını görmezden gelelim derken boy boy fotoğraflar ortada dolaşmaya başladı. Meğer Hoşcoşkun Hoca’ nın FETÖ’yle de arası pek hoşmuş.

“Bir hata ettik, bunu gönderelim de gerçek bir akademisyen gönderip şu koca çınar Ege Üniversitesi’ ni derlesin toplasın.” dedi Ankara’daki yüksek öğrenim kurmayları. Bir hatadır olmuş, unutulur… demez olaydık. Gönderdikleri yeni rektör vekili daha uçaktan inmeden FETÖ söylentileri yine düştü önümüze.

Hadi, dedi kamuoyu, yapmış bir hata; Üniversitemizi bir ayağa kaldırsın da geçen gün unutulur. Demez olaydı. Zat-ı muhterem vakti zamanında okulun başına çorap ören kim varsa tutup tekrar göreve getirmesin mi? Ee hani biz bunlarla mücadele ediyorduk?

Diğer taraftan, koskoca Ege Üniversitesi Tıp fakültesi bilmem kaç milyon lira borç batağına batmış, kurtarma yolları arayacağına, bu borçlanmanın baş aktörlerini tekrar göreve de getirmesin mi? Fakülte’de dekanlık görevini layığıyla yapacak nitelikte başka hocalar yokmuş demek ki daha önce yıllarca bu görevi yapmış bir kişiyi göreve getirerek kahramanlık hikayesi yazacağına inanmamızı bekledi. Gerçi biz hala bekliyoruz, beklemekten yana sıkıntı yok da bize anlatılanların kahramanlık hikayesine olduğuna inanamıyoruz.

Velhasıl-ı kelam uçakla gönderdikleri ikinci rektörümüzü de jet hızıyla geri çağırdılar. Oysa lojmanını bile keyfine göre ayarlamıştı eski bakanımız gitmeden. Kısmet değilmiş.

Üçüncü atamada göreve gelen Prof.Dr. Necdet Budak hocamız eski siyasetçilerden. Siyasi hayatında FETÖ’ den darbe yediği için böyle bir görevin hakkını vereceğine olan inancımız tamdı.

Budak, Üniversite’ nin bozulan imajını düzeltmek için kolları sıvadı. Kapsamlı bir medya ve sosyal medya çalışması başlattı. Her gün en sempatik halleriyle yaptıkları Ege Ajans aracılığıyla basına servis ediliyor. Ege Politik de dahil olmak üzere bir çok basın kuruluşu da bu haberlere yer veriyor. Çünkü başta Ege Üniversitesi olmak üzere bütün üniversitelerimizden güzel haberler duymaya hasret kalmıştık. Medyayı ve sosyal medyayı büyük bir ustalıkla kullanan Prof.Dr. Necdet Budak hocamız sağolsun, bu özlemimizi karşılıksız bırakmadı. “Yalan da olsa mutluyuz, bu bize yetiyor” demeyi isterdik. ..

Diğer yandan basına yansıyan ve yansımayan yanlarıyla Ege Üniversitesi’ nin kangren haline gelmiş sorunlarıyla ilgili maalesef hiçbir adım atıldığına tanık olamıyoruz.

Mesela borç batağında olan Tıp Fakültesi’ nin son durumu nedir? Bu maddi keşmekeşin sonunun gelmesi için ne gibi görevlendirmeler yapıldı ya da yapılacak, bilmiyoruz.

Diğer taraftan basında da yer alan, Ege Üniversitesi Güçlendirme Vakfı’nda yaşananlar ile ilgili bir soruşturma haberi de duymadık. Birkaç sorumlunun emekli ettirilmesi sorunun ve suçların üzerini örtme çabasından başka ne olabilir ki?

Bunları bir kenara koyalım…

Şu an kamuoyunun dikkatle takip ettiği bir süreç daha var: Güvenlik soruşturması nedeniyle Üniversite kadrosuna alınmayıp işten çıkarılan 400 işçi. Daha önceden, kapatılan İzmir Üniversitesi’nde çalışmış olmaları nedeniyle işlerinden atıldıkları söylentisi vicdanları yaraladı.

Diyelim ki bu gerekçe kadroya alınmamaları için geçerli bir neden olsun. Aynı özellikleri taşıyan dekan vekili ya da bir başka görevli varsa yine aynı hassasiyeti gösterecek misiniz? Mesela sağlıkla ilgili bir fakültenin dekanlık görevini yürüten bir hocanız da daha önceden İzmir Üniversitesi’nde  2 yıl Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü yaptıysa da aynı hassasiyeti gösterecek misiniz? Ki aynı hocanın özel kalemi de atılan 400 işçinin mağduriyetini paylaştığını da belirtelim.

Sayın Rektör Hocam, sayenizde bizler üniversitelerden gelen güzel haberlere olan açlığımızı giderdik, teşekkür ederiz. Ancak artık gerçek sorunlarla da uğraştığınızı görmek istiyoruz. Mesela 400 işçinin mağduriyetlerini gidererek başlamanız bütün gazete haberlerinden daha büyük bir etki yaratacaktır, şüpheniz olmasın.