KURBAĞA PRENSES


Meşhur masaldır.
Hani şu güzeller güzeli prensesin kurbağayı öptüğü
ve kurbağanın yakışıklı prense dönüştüğü masal.
Hem de bir öpücükle.
Hobaa.
Hain cadının planı bir öpücükle bozulur.
İğrenç kurbağa yakışıklı prense dönüşür.
Adaleli vücudu, rüzgarda savurduğu sarı saçlarıyla prensesin aşkı olan prens.
Sonsuza kadar yakışıklı ve güzel olarak yaşarlar.
Prens, iğrenç bir kurbağa olarak yaşadığı günleri atlatmak için terapiye bile gitmeye gerek duymaz.
Çünkü hem prenstir hem yakışıklı.
Hem güzeller güzeli prenses ona tüm sıkıntılarını unutturur.

 


Siz hiç masallarda zenci prens duydunuz mu?
Ya da Kızılderili prenses.
Duyamazsın.
Mucizeler ve güzellikler beyazlara-Avrupalılar’a hastır.

 


Bu masallarla büyüdük.
Şimdikiler de öyle.
Hep bir prens, prenses hikayesi.
Tüm çocuklar prens ve prenses.
Anneler babalar çocuk değil narsist yetiştiriyor sanki.
Ana okuluna ilk başladıkları gün şok yaşıyor çocuklar.
“Hani ben prensestim? Hepsi prensesmiş bunların”
Kavga çıkıyor prensler arasında.
Ha şimdi bir de şehzade moda.
Prens ithal ya. Yerli kullanalım.

 


Gerçi ne olacaktı.
Gecekonduda asgari ücretle geçim sıkıntısı çeken Nazmiye ile Muhittin’in hikayesi mi
anlatılacaktı.
Kurbağaya dönüşmüş Muhittin’i Nazmiye öper ve normal haline dönüşen Muhittin ile yetmiş
yaşına kadar kiradaki rutubet kokan evlerinde geçim derdi ve mutsuzluk içinde yaşarlar.
Gökten üç değil bir elma bile düşmez.
Fakirlik işte.
Fakirin hikayesini kim ne yapsın.

 


Neyse konudan uzaklaşmayalım.
Estetik kaygısını anlatacaktım ben.
Nerden nereye geldik.


Efenim insanın güzellik takıntısı yeni değil.
Hep vardı.

 

Lakin toplumun her kesimine yansımamıştı.
Sağolsun televizyon, internet bu takıntıyı herkese taşıdı.
Şimdilerde gençler daha 18 yaşına varmadan estetik operasyon yaptırma derdinde.
Estetik yaptıramayanlar ise olabildiğine zayıf olup sıfır beden olma çabasında.

 


Susuzluk hiçbir şeydir. İmaj her şey.
Gerçi insanların suçu yok.
Bize pompalanan bu.
Televizyonda, internette hep bir ağızdan dayatılan aynı güzellik algısı.
Görünüş iyi olsun içeriği boş ver.

 


Cinsellik için de öyle.
Porno izleyerek cinselliği oradaki gibi sanan bir güruh var.
Yazık.
Sevişmeyip düzüştüklerinin fakında bile olmadan bir ömür geçirecekler.


Düzelir mi bu şekilcilik.
Düzelir tabi.
Hayatta her şey değişir.
Lakin uğraşmak gerek.
Hikayelerden başlasak mesela.

 


Pamuk Prenses cücelerden biriyle evlense.
Köyde organik tarımla uğraşıp mutlu yaşasalar.
Sarayları, köşkleri, krallıkları hikayelerde yıkabilsek önce.
Rapunzen saçlarını uzatıp kendini kurtaracak prensi beklemese.
Kesse saçlarını, ip yapıp kaçsa kuleden.
Şehirdeki kuaförde çalışıp, elleri nasırlı bir işçiyle sevgili olsa.
Ya da prenses kurbağayı öptüğünde kendisi de kurbağaya dönüşse.
Vırak vırak deyip gölde yaşasalar.
Bir sürü yavruları olsa.
Kurbağaların hayatı belki de bizim hayatlarımızdan daha iyidir.

 


Daha mutludurlar belki de.
Kısacası dostlar yeni bir dünyanın hikayesini yazmadan önce eskilerini değiştirmeliyiz.
Belki de hiç anlatmadan tozlu sandıklara saklamalıyız.